Yıl 1999 Yer Gölcük Gece 03.02 de yaşanan 7.5 şiddetindeki depremde 17.480 Vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 23.781 kişi yaralanmış ve 285.211 ev, 42.902 işyeri hasar görmüş.
Yıl 2011 Yer Van-Erciş Gündüz 13.41 yaşanan 6.7 şiddetindeki deprem 644 vatandaş hayatını kaybetmiş, 1966 fazla kişi yaralanmış deprem yaklaşık 35 dakika sürmüş
Yıl 2020 Yer Elazığ 6.7 şiddetindeki deprem 41 vatandaş hayatını kaybetmiş, 1607 kişi yaralanmış, hasar tespit çalışmaları devam ediyor. Hasarlı bina sayısında büyük artış bekleniyor
Öncelikle depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan Rahmet yaralı olan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum
…..
Son yıllarda ülkemizde yaşanan büyük çaplı depremlerin yaşattığı tabloyu ortaya koydum. Bu tabloya baktığımızda İlimizin yaşadığı deprem ve sonuçları önceki depremlere göre değerlendirildiğinde bir mucize…
Kısaca… Rabbim Elazığ’ı korudu…
Rabbim Elazığ'ı korudu da insanoğlu ders aldı mı?
Ona bir bakalım…
…..
Birkaç gündür sahada yaşananları gözlemlemeye çalışıyorum.
Vatandaşlar olarak çok bilinçli olmadığımızı gördüm. Her ne kadar başkalarına akıl satarsak satalım. Böyle bir olay karşısında çok sağlıklı düşünemediğimizi gördüm
Yetkililerin yaptığı uyarıların vatandaş nezdine çok da dikkate alınmadığı herkesin kendi bildiği doğrultuda hareket etmesi kamuoyu nezdinde hayal kırıklığı yaşattı.
Bir diğer gözlemim… Yaşadığımız bu hadise karşısında Ülkemizde tüm insanların İlimize gösterdiği hassasiyeti kendi vatandaşlarımızın göstermemesi oluyor.
Ülkemizde farklı illerde insanların zor durumda kalan vatandaşlarımıza maddi ve manevi desteğini sağlarken bizim insanımızın sıkıntı yaşayan vatandaşlarımız üzerinden para kazanmanın hesabını yapması pes dedirtti.
…..
Gelelim gördüğüm tespitlere…
İlk gördüğüm eksiklik iletişim kopuklarının hala yaşanmasıdır. Dağıtımlarda bir düzen hala sağlanmış değildir
Bakanlar her gün açıklama yapmasına rağmen vatandaşlara yardımların sağlıklı gitmediği görülüyor.
Örnek Kültür Parkta dağıtılan bir malzeme yardımına şahit oldum..
Battaniye dağıtımında battaniyeyi dağıtan kişiler malzemelere çadıra girerek değil de öyle gelişi güzel dağıtmaya çalışması en büyük yanlıştı.
Sırf yardım dağıtıyoruz görüntüsü vererek mağdur vatandaşlara ulaşılamaması koordinasyonda ne kadar aksaklıkların yaşandığının göstergesiydi.
Birde muhtarlıkların bu işin içerisine ne kadar dahil edilebildik.
Veya sorumluluk yükledik. Mahallelerde mağdur olan insanların kimler olduğunu en iyi onlar bilir.
Ancak muhtarların bu işin neresinde onu anlamış değilim.
Daha Salı günü bir olaya şahit oldum. Komşu İlimizden bir mahalle muhtarı yardım toplamış afetzedelere ulaştırmak istiyor.
Bir baktım camini önüne döktü. Herkes kapış kapış gelen malzemelere üşüştü.
Orada bir mahalle sakini abi bak. İhtiyacı olmayanlar bile kapış kapış ediyor dedi
Vatandaşın bu uyarısı sonrası yardımı yapanlara sordum… Bakın İhtiyacı olmayanda alıyor. Neden muhtarla diyaloğa geçmediniz.
Yardım eden vatandaş biz gittik. Muhtar yoğundu, bizimle ilgilenemedi. Bizde en sağlıklısı camiinin önüne dökelim dedik
…..
Bu yardımlarda yaşanan aksaklıklar…
İkincisi bu fırsat vurguncularına ne demeli….
Bu konu da bir vatandaşın yaşadığı olayı anlatmak istiyorum.
Bizim komşumun evine yıkım kararı verildi. Bir emlakçıyı aramış. İki artı bir ev arıyor.
Emlakçı abi ev sahibi Bin Tl istiyordu.
Şimdi bana kimseye fiyat verme benden haber bekle dedi.
Ben de bekliyorum dedi
Bu kadarda insafsızlık olmaz..
Elin yabancısı dışarda kalan ailelere evlerini açarken bizim insanımızın bu kadar vicdansın, insafsız olması ne kadar ayıp, ne kadar düşündürücüdür…
"Bir mümin, aç bir mümini doyurursa, Allah da o kimseyi cennet meyveleriyle doyuracaktır. Yine bir mümin, susuz kalan bir mümine bir şeyler içirip susuzluğunu giderirse, Allah kıyamette ona (misk ile mühürlenmiş lezzetli bir içecek olan) 'Rahîk-ı Mahtûm'dan içirecektir. Yine bir mümin, elbiseye ihtiyacı olan bir mümini giydirirse, Allah da ona cennetin yemyeşil elbiselerinden giydirecektir.
(Tirmizî, Kıyâme, 18)
Bir de Müslümanız diyoruz.
Diyoruz ki, başımıza bu musibetler neden geliyor.
6.8 şiddetindeki depremde bizi kendimize getiremeyecekse daha ne diyeyim…
Bizim kendimize gelmemiz için ne yaşamamız gerekir...