Dikkat ediyor musunuz?
Son günlerde ordumuzun ve diğer istihbarat örgütlerimizin eşgüdümünde düzenlenen operasyonlar neticesinde…
PKK terör örgütüne büyük darbeler indirilmekte.
Gerçekten de şu son bir yıldır…
Özellikle…
PKK terör örgütü, azımsanmayacak düzeyde ordumuzun ve diğer güvenlik güçlerimizin operasyonları sonucunda yara aldı.
Aslında, bu gelişmeler, Türkiye’mizin huzuru ve güvenliği açısından sevindirici ve takdir edilmesi gereken hususlar.
Şunu kabul edelim…
Önceleri, AK Parti iktidarı terörü ve terörizmi önlemede ya da etkisiz hâle getirmede, tek başına iktidar olmanın avantajlarını kullanamamıştı.
Yalnız, şu son günlerdeki operasyonların başarılı bir biçimde, mehmetçiğimizin burnunun bile kanamadan sonuçlandırılması…
Hem ülkemizdeki barış ve güvenlik ortamı bağlamında ehemmiyet taşımakta…
Hem de ülkemizin dünyada tertiplenen emperyalist tezgâhlarda dikkatini bu gelişmelere odaklamasında kolaylıklar tesis etmekte.
Gerçekten de yıllardır terör örgütlerinin emperyalist devletler tarafından maşa olarak kullanılması, devletimizin birliğine ve bütünlüğüne kastetmiştir.
Terör örgütlerinin ve genelde terörizmin, büyük bir kumpas olduğunu artık Batılı ülkeler de fark etmekte.
Ama ne de olsa…
İkiyüzlülüklerinde de vazgeçemiyorlar.
Yirmibirinci yüzyıl gerçekliğinde artık siyasette yozlaşmaya neden olan davranışlardan, eylemlerden ve özellikle birbirimizi “hasım” olarak lanse ettiğimiz laf döğüşlerinden vazgeçmemiz lâzım gelmekte.
Terör faaliyetlerinin ve bölgemizde sürdürülen terörizm dalgasının, hem ülkemize hem de komşu ülkelere negatif etki yarattığı ortadayken, bizlerin heran ayık ve “agâh” olmamız gerekmez mi?
Bugünün dünya düzeninde ve gerçekliğinde “terörden arındırılmış” bir gündem ve huzur ortamında, Türkiye’nin gerçekleştireceği atılımları düşünsenize!
Genel bütçemizden sadece teröre giden pay, böylelikle eğitimden tutunda sağlığa ve imara ve yine yatırım harcamalarına tahsis edilebilecekken, müttefik olduklarını ikrar eden riyakâr Batılı devletlerin emperyalist projeler adına ülkemizi “feda” etmeleri, deyim yerindeyse hem yıllarımızı hem de enerjimizi heba etti.
Son zamanlarda takdir etmek gerekiyor ki Savunma Sanayiinde büyük gelişmeler ve ilerlemeler kaydettik. Hani “milli” ve “yerli” diyorlar ya, bu minvalde Savuna Sanayii sitesinde inceleme yapılabilinir.
Türkiye’mizin büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün aştığı yolda yılmadan, durmadan ve emin adımlarla muasır medeniyet mefkûresine erişmesi, ancak güçlü bir devlet yapısı ve onun yanında içeride huzuru sağlayarak, ekonomide “tam bağımsızlık” düsturundan sapmadan post-modern toplum aşamasında olmanın bilincinde, “yükte hafif pahada ağır” ürün konseptinin varedilmesiyle mümkün gözükmektedir.
Bu bağlamda değişen dünya konjonktürünü de göz önünde tutarak, etnik ve dinî ayrımcılığa olanak ve fırsat vermeden, özgürlükçü ve demokratik bir cumhuriyet idealinden de sapmadan, tüm enerjimizle daha müreffeh bir toplum olabilmek için çalışmaktır.
Bu bağlamda…
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun;
“Diyarbakır’a gideceğim. Ayın 27’sinde gideceğim. Şuna kesinlikle inanıyorum. Bu ülkeye demokrasi gelecekse, bu ülkede demokrasi olacaksa, bu ülkede herkes kimliğinden ötürü ötekileştirilmeyecekse, inancından ötürü ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer. Diyarbakırlılara bunu anlatacağım. Düşüncelerimi aktaracağım. Onların sorularını da ayrıca büyük bir samimiyetle yanıtlayacağım.”
Demeci, kanımca, olmayan bir durumdan vazife çıkarmak olarak telakki edilebilir.
Demek istiyorum ki… BİRLİK, BÜTÜNLÜK, AKLISELİM, olayları rasyonel akılla değerlendirme basireti.