İlimizde yaşanılan 6.8 şiddetindeki depremin artçıları devam ederken bir tartışmada elazığ “Afet Bölgesi) Afete Maruz Bölge olarak kabul edilsin mi edilmesin mi tartışmaları kamuoyunda konuşulmaya devam ediyor. Elazığ’da iki yerel televizyon kanalının düzenlediği ortak yayında konuşan Soylu; “Kanunda afet bölgesi diye bir tanımlama söz konusu değil. Daha farklı bir tanımlama var o da bunu karşılamıyor. O da afete maruz bölgedir. Bir yerde sel olur ve büyük bir çığ düşer biz orada afete maruz bölge oluştururuz ve orada kimse kalamaz. Bir kavram karmaşasının olduğunu düşünüyorum. Bir takım ekonomik avantajlar sağlayalım denmek isteniyorsa bu olabilir ama bu afet bölgesi değildir. Yüzlerce vatandaşımız afet bölgesi yapacak mısınız diye sordu ve evini kaybeden vatandaşlara afet bölgesinin faydası yok.” Şeklinde konuşmuş ve Afet Bölgesi olma yönünde kamuoyunun beklentilerine kapıyı kapatmıştı. TBMM’de Elazığ’ın yaşadığı Depremle alakalı sorunlarına dikkat çekmek için Meclise sunduğu Araştırma Komisyonu Kurulmasına yönelik teklif hakkında konuşma yapan Erol ise “Vatandaşların isteği üzerine Elazığ afet bölgesi ilan edilmelidir. Bu kararı kabul etmenizi siyasi olarak istemiyorum vicdanen istiyorum dedi. Erol yaptığı konuşmada “Elazığ bir felaketi atlattı. 6.8 büyüklüğündeki bir depremin şiddetinden kaynaklı Elazığ’ın bu haline şükreder olsak da Elazığ’ı yeni bir afet beklemekte. İlk günden beri hükümet oraya 3 bakan görevlendirdi. İçişleri, Şehircilik ve Çevre ve Sağlık Bakanı. Vali oradaydı, tüm belediye başkanları oradaydı. Ayrım yapmaksızın ilimizin 5 milletvekili de sokaktaydı. Hepimiz vatandaşın acısını dindirmek ve onlara umut olmak için katkı vermeye çalıştık ve sükunete davet ettik. Devlet burada korkmayın dedik. Devlet sizi açıkta bırakmaz, sizi çaresiz bırakmaz dedik. Devlet sizin çocuklarınızın mağduriyetini görmezden gelmez dedik. İhmal yok, aksaklıklar ve eksiklikler olabilir ama ihmal yok dedik. Elazığ’ın 2. afet yaşama riski nedir. Size siyasi bir konuşma değil insani ve vicdani bir konuşma yapacağım. Lütfen bu kararı verirken çocuklarınızın yüzüne bakarak o deprem bölgesinde psikolojisi bozulan, çadırda uyuyan, ateşin başında duran çocukları düşünerek karar verin. Bu siyasi bir talep değil. Elazığ’da depremin genel hayatı etkilediği ilan edilmiştir. 7269 kanununa göre afete maruz bölge ilan edilmesi gerekir. Halkın dilinde Afet Bölgesi ilan edilmesi gerekir. Bu da tek başına yeterli değildir. Geçmişte bununla ilgili devletin baba devlet olduğu bir örnek var. Bakanlar kurulu kararıyla bu bölge depremde afete maruz bölge ilan edilmiş ve arkasından bu kanunda yetersiz olduğu için 3838 sayılı ek kanunlar çıkarılmış. Demiş ki ben devletim sen benim yurttaşımsın, sosyal hukuk devleti olarak sana karşı olan sorumlulukları yerine getireceğim ve bu sorunu çözmüş. Afete maruz bölge ilan edilmeli ve ek kanun çıkarılmalı. Vatandaşın beklentileri ve talepleri var. Elazığ felaketten döndü. 4 bin konutun yıkım kararı verildi ve yıkım başladı. Bu deprem 10 saniye daha sürseydi 100 bin ölümüz olacaktı Allah korudu bizi.” Diyerek Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilmesini istedi ama önerge Ak Parti ve MHP tarafından reddedildi.
Siyaset
05 Şubat 2020 - 16:51
Güncelleme: 08 Şubat 2020 - 11:30
EROL, İÇ İŞLERİ BAKAN'INA ERZİNCAN DEPREMİNİ ÖRNEK GÖSTERDİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yerel televizyon kanalında yaptığı açıklamalara, CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol TBMM’sinden göndermede bulundu. Erol, Mecliste Elazığ’ın Afet bölgesi ilan edilmesini siyasi olarak değil, vicdanen istediğini belirtti. Örnek olarak da Erzincan depremini gösterdi
Siyaset
05 Şubat 2020 - 16:51
Güncelleme: 08 Şubat 2020 - 11:30