01.07.2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Temmuz ayından itibaren geçerli olmak üzere yeni asgari ücreti net 5 bin 500 TL olarak açıkladı. Buna karşın, siyasetçilerden tepkiler geldi. DEVA Partisi Partisi Elazığ İl sektörel politikalardan sorumlu il başkan Yardımcısı Fetih Ahmet Biçer’de açıklanan asgari ücret hakkında eleştirilerde bulundu. Biçer, “Hükümetin asgari ücrete yaklaşık %30 oranında zam yaparak maaşı net 5.500 TL seviyesine çekmesi ve ekonominin kötü yönetilmesi nedeniyle her geçen gün asgari ücret maalesef eriyecektir. Çünkü enflasyonun kronikleşmesi ve sürekli artış göstermesi, verilen zamlar açısından hiçbir anlam ifade etmemektedir. Asgari ücrete yapılan zammın karşılığı ortalama 2-3 ay hissedilse ve adeta yaraya pansuman gibi gelse bile, sonbahar aylarında enflasyonun tekrar tırmanışa geçmesiyle birlikte asgari ücrete yeni bir ara zam daha gerekecektir. Asıl mesele asgari ücrete, emekliye, memura ya da işçiye zam yapmak değil, ekonomideki bu kötü gidişatı durdurmaktır. Asgari ücrete yapılan zam, işverenlerin yükünü daha da artırmıştır. Ayrıca asgari ücretin artması, ülkemizde yeni bir işsizlik dalgasının oluşmasına ve kayıt dışılığın artmasına sebebiyet verecektir.” dedi.
İŞVERENLER, ÜRETİMİ AZALTMA YA DA DURDURMA ZORUNDA KALACAKTIR..
Biçer, “Tüm sektörlerde faaliyet gösteren işverenler, çalıştırmakta olduğu beyaz yaka ya da mavi yaka diye tabir edilen çalışanlarını işten çıkarmak yönünde kararlar alması kaçınılmazdır. Örneğin bir fabrikada 500 işçi çalışıyorsa üretim maliyetlerinin artmasıyla birlikte çalışanların sayısının peyder pey azaltılması gayet doğal bir hâl alacaktır. Özellikle büyük ölçekli ve küçük ölçekli sanayi işletmelerinde çıkarılan işçi sayısı her geçen gün ne yazık ki daha da artacaktır. Zaten üretim maliyetlerinin sürekli artması, sanayicilerin kâr marjını düşürdüğü gibi fiyatları da artırmaktadır. Ayrıca sanayi sektöründe faaliyet gösteren ve üretimde bulunan işverenler, ekonomik istikrarın sağlanamaması nedeniyle üretimi azaltma ya da durdurma zorunda kalacaktır. Üretimde kayıt dışı bir anlayışın gelişmesi ise yine ekonomik kaygılar nedeniyle gerçekleşecektir. Bu durum ise çalışanların mağduriyet yaşamasına ve hukuki zeminde çözüm bulunamamasına sebebiyet verecektir.” cümlelerini kullandı.
ÜLKEMİZ, HER GEÇEN GÜN EKONOMİK BİR BUHRANIN İÇİNE DOĞRU SÜRÜKLENMEKTEDİR.
Biçer, son olarak “Mevcut iktidar, ülke ekonomisini sadece maaşlara yapılacak zamlarla ayakta tutacağını düşünüyorsa maalesef yanılmaktadır. İktidarın, maliyetleri düşürme adına hiçbir çaba göstermemesi ve sadece maaş zamlarıyla ekonomik kötü gidişatı durdurmaya çalışması iş dünyasını ve vatandaşlarımızı oyalama taktiğinden başka bir şey değildir. Hem mikro ekonomik açıdan hem de makro ekonomik açıdan ülke ekonomisi bir çıkmazın içine girmiştir. Ekonomiye sadece dar bir açıdan bakmak ve geçici çözüm yolları bulmak şu an ki ekonomi yönetiminin yanlışlarındandır. Kaldı ki asgari ücrete yapılan zam oranı, TÜİK'in güvenilir olmayan verilerinden bile daha düşüktür. İktidara önerimiz; hukukun üstünlüğünü tesis etmesi, liyakatli ve ehil kadroların ekonomi yönetiminin başına getirilmesi ve şeffaf olmasıdır. Aynı zamanda iktidar, maceracı ekonomi yönetim anlayışından da mutlak suretle vazgeçmelidir. Aksi takdirde ülkemiz, her geçen gün ekonomik bir buhranın içine doğru sürüklenmektedir.” ifadelerini kullanarak açıklamasını noktaladı.
İŞVERENLER, ÜRETİMİ AZALTMA YA DA DURDURMA ZORUNDA KALACAKTIR..
Biçer, “Tüm sektörlerde faaliyet gösteren işverenler, çalıştırmakta olduğu beyaz yaka ya da mavi yaka diye tabir edilen çalışanlarını işten çıkarmak yönünde kararlar alması kaçınılmazdır. Örneğin bir fabrikada 500 işçi çalışıyorsa üretim maliyetlerinin artmasıyla birlikte çalışanların sayısının peyder pey azaltılması gayet doğal bir hâl alacaktır. Özellikle büyük ölçekli ve küçük ölçekli sanayi işletmelerinde çıkarılan işçi sayısı her geçen gün ne yazık ki daha da artacaktır. Zaten üretim maliyetlerinin sürekli artması, sanayicilerin kâr marjını düşürdüğü gibi fiyatları da artırmaktadır. Ayrıca sanayi sektöründe faaliyet gösteren ve üretimde bulunan işverenler, ekonomik istikrarın sağlanamaması nedeniyle üretimi azaltma ya da durdurma zorunda kalacaktır. Üretimde kayıt dışı bir anlayışın gelişmesi ise yine ekonomik kaygılar nedeniyle gerçekleşecektir. Bu durum ise çalışanların mağduriyet yaşamasına ve hukuki zeminde çözüm bulunamamasına sebebiyet verecektir.” cümlelerini kullandı.
ÜLKEMİZ, HER GEÇEN GÜN EKONOMİK BİR BUHRANIN İÇİNE DOĞRU SÜRÜKLENMEKTEDİR.
Biçer, son olarak “Mevcut iktidar, ülke ekonomisini sadece maaşlara yapılacak zamlarla ayakta tutacağını düşünüyorsa maalesef yanılmaktadır. İktidarın, maliyetleri düşürme adına hiçbir çaba göstermemesi ve sadece maaş zamlarıyla ekonomik kötü gidişatı durdurmaya çalışması iş dünyasını ve vatandaşlarımızı oyalama taktiğinden başka bir şey değildir. Hem mikro ekonomik açıdan hem de makro ekonomik açıdan ülke ekonomisi bir çıkmazın içine girmiştir. Ekonomiye sadece dar bir açıdan bakmak ve geçici çözüm yolları bulmak şu an ki ekonomi yönetiminin yanlışlarındandır. Kaldı ki asgari ücrete yapılan zam oranı, TÜİK'in güvenilir olmayan verilerinden bile daha düşüktür. İktidara önerimiz; hukukun üstünlüğünü tesis etmesi, liyakatli ve ehil kadroların ekonomi yönetiminin başına getirilmesi ve şeffaf olmasıdır. Aynı zamanda iktidar, maceracı ekonomi yönetim anlayışından da mutlak suretle vazgeçmelidir. Aksi takdirde ülkemiz, her geçen gün ekonomik bir buhranın içine doğru sürüklenmektedir.” ifadelerini kullanarak açıklamasını noktaladı.