Son günlerde kamuoyunda, CHP zihniyeti ve Genel Başkanı Özgür Özel başta olmak üzere yöneticileri tarafından yönlendirilen boykot çağrıları; ekonomiyi çökertmeyi, devlet düzenini sarsmayı ve milletimizin milli birlik ve beraberliğine zarar vermeyi amaçlamadığını vurgusunu yapan Elazığ Stratejik Araştırmalar Derneği (ELSAD) Başkanı Erdoğan; Bu eylemler, ilk bakışta bir “hakkı savunma” iddiasıyla meşrulaştırılmaya çalışılsa da, gerçekte sistemli bir tahribat süreci olarak karşımıza çıkmaktadır.Özellikle yerli markalara yönelik linç kampanyaları, işyerlerine yapılan saldırılar ve güvenlik güçlerimize karşı yanıcı ve yaralayıcı silahlarla gerçekleştirilen saldırılar; sadece ekonomik dengeyi bozmakla kalmayıp, aynı zamanda toplum huzurunu ve kamu güvenliğini tehdit eden ağır suçlar niteliğindedir.Bu tür girişimlerin halkı isyana teşvik ettiği, nefret söylemlerini körüklediği, toplumu kutuplaştırdığı ve nihayetinde devlete başkaldırı anlamına geldiği açıktır. Bu gidişat doğru değildir ve asla tasvip edilemez.
1. Boykot çağrılarını başlatan, söylemleriyle teşvik eden ve fiilen yöneten kişi ya da grupların hukuk önünde hesap vermesi gerektiğine inanıyoruz.
2. Yerli üretime yönelik boykot çağrıları, ülkemizin ekonomik düzenini yıkma amacı taşımaktadır. Bu girişimler, milli birlik ve beraberliğe açık bir saldırıdır.
3. Bu süreci destekleyen siyasi söylem ve aktörlerin, halkın vicdanında ve tarih önünde mahkûm olacağına inanıyoruz.
4. Filistin’de Müslümanlara zulmeden siyonist firmaları boykot etmeyip kendi ülkesinin yerli ve milli firmalarını hedef alan zihniyeti kınıyoruz. Bu zihniyet ne bizdendir ne de milletimizin vicdanında yer bulacaktır.
5. Devletin, suç teşkil eden bu eylemleri kim yaparsa yapsın, siyasi kimliğine bakmadan adalet önünde soruşturması ve gereğini yapması gerektiğini savunuyoruz.
6. Güvenlik güçlerimizin ve yargı görevini yerine getiren hâkim ve savcılarımızın, bu saldırı ve kanunsuzluklara karşı eğilmeden, kararlılıkla ve hukuk çerçevesinde yürüttüğü mücadelesini destekliyoruz. Güvenlik güçlerimizin olduğu gibi, adaletin temsilcileri olan hâkim ve savcılarımızın da sonuna kadar yanındayız.
7. Demokratik hakların kullanımı, hiçbir şekilde rüşvet, irtikâp gibi suçları işleyenleri koruma aracı haline gelmemelidir. Bu hakkı kullananlar, kendilerini kanunsuz eylemlerin ve suçluların savunucusu konumuna düşürmemelidir. Siyasiler de bu hakkı kötüye kullanarak halkı sokağa dökmemeli; kamu düzenini bozan söylem ve eylemlerden uzak durmalıdır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, sokağa çıkanlar toplumun marjinal bir kesimidir. Asıl olan; sessizce devletinin, milletinin ve adaletin yanında duran sağduyulu büyük çoğunluktur.
Sonuç olarak;
Bizler, meşru olmayan, kanunsuz ve devletin-milletin birlik ve bütünlüğüne kasteden tüm eylemlerin karşısındayız. Duruşumuz nettir: Bu boykot eylemlerini asla desteklemiyoruz. Kötü niyetli kişi ve gruplar asla hedeflerine ulaşamayacaklardır.
Ayrıca;
Cumhurbaşkanımızın muhterem ve rahmete kavuşmuş annesine yönelik küfür ve hakaret içeren ifadeleri en ağır şekilde kınıyoruz. Bu tür seviyesiz ve saygısız söylemler, yalnızca bir insana değil, milletimizin değerlerine, aile yapısına ve vefat etmiş büyüklerimize duyduğumuz saygıya da saldırıdır. Bu ahlâk dışı tavrı sergileyen kişi ve gruplar, hem toplum vicdanında hem de hukuk önünde hak ettikleri karşılığı bulmalıdır" ifadelerinde bulundu
1. Boykot çağrılarını başlatan, söylemleriyle teşvik eden ve fiilen yöneten kişi ya da grupların hukuk önünde hesap vermesi gerektiğine inanıyoruz.
2. Yerli üretime yönelik boykot çağrıları, ülkemizin ekonomik düzenini yıkma amacı taşımaktadır. Bu girişimler, milli birlik ve beraberliğe açık bir saldırıdır.
3. Bu süreci destekleyen siyasi söylem ve aktörlerin, halkın vicdanında ve tarih önünde mahkûm olacağına inanıyoruz.
4. Filistin’de Müslümanlara zulmeden siyonist firmaları boykot etmeyip kendi ülkesinin yerli ve milli firmalarını hedef alan zihniyeti kınıyoruz. Bu zihniyet ne bizdendir ne de milletimizin vicdanında yer bulacaktır.
5. Devletin, suç teşkil eden bu eylemleri kim yaparsa yapsın, siyasi kimliğine bakmadan adalet önünde soruşturması ve gereğini yapması gerektiğini savunuyoruz.
6. Güvenlik güçlerimizin ve yargı görevini yerine getiren hâkim ve savcılarımızın, bu saldırı ve kanunsuzluklara karşı eğilmeden, kararlılıkla ve hukuk çerçevesinde yürüttüğü mücadelesini destekliyoruz. Güvenlik güçlerimizin olduğu gibi, adaletin temsilcileri olan hâkim ve savcılarımızın da sonuna kadar yanındayız.
7. Demokratik hakların kullanımı, hiçbir şekilde rüşvet, irtikâp gibi suçları işleyenleri koruma aracı haline gelmemelidir. Bu hakkı kullananlar, kendilerini kanunsuz eylemlerin ve suçluların savunucusu konumuna düşürmemelidir. Siyasiler de bu hakkı kötüye kullanarak halkı sokağa dökmemeli; kamu düzenini bozan söylem ve eylemlerden uzak durmalıdır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, sokağa çıkanlar toplumun marjinal bir kesimidir. Asıl olan; sessizce devletinin, milletinin ve adaletin yanında duran sağduyulu büyük çoğunluktur.
Sonuç olarak;
Bizler, meşru olmayan, kanunsuz ve devletin-milletin birlik ve bütünlüğüne kasteden tüm eylemlerin karşısındayız. Duruşumuz nettir: Bu boykot eylemlerini asla desteklemiyoruz. Kötü niyetli kişi ve gruplar asla hedeflerine ulaşamayacaklardır.
Ayrıca;
Cumhurbaşkanımızın muhterem ve rahmete kavuşmuş annesine yönelik küfür ve hakaret içeren ifadeleri en ağır şekilde kınıyoruz. Bu tür seviyesiz ve saygısız söylemler, yalnızca bir insana değil, milletimizin değerlerine, aile yapısına ve vefat etmiş büyüklerimize duyduğumuz saygıya da saldırıdır. Bu ahlâk dışı tavrı sergileyen kişi ve gruplar, hem toplum vicdanında hem de hukuk önünde hak ettikleri karşılığı bulmalıdır" ifadelerinde bulundu