TÜBİTAK programı kapsamında desteklenen ve Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkadir Özdemir yürütücülüğünde gerçekleştirilen proje, Elazığ’ın kadim tarihine ışık tutarken bölgenin bilimsel potansiyelini de gözler önüne seriyor.
“Elazığ Müzesi Deposundaki Urartu Dönemi Metal Eserlerin Geleceğe Aktarma Projesi ile Restorasyon, Konservasyon ve Arkeometrik Analiz Çalışmalarını İçeren Bütüncül Bir Yaklaşım” başlıklı proje, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nden alınan gerekli izinlerle hayata geçiriliyor.
Proje kapsamında, müze depolarında muhafaza edilen arkeolojik eserler bilimsel yöntemlerle analiz edilerek sürdürülebilir koruma stratejileri geliştiriliyor. Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde bulunan Urartu Dönemi’ne ait metal buluntular, uzman ekiplerce hem fiziki hem kimyasal analizlere tabi tutuluyor. Eserler, çağdaş konservasyon teknikleriyle onarılarak geleceğe taşınıyor.
Depodan Teşhire Uzanan Yolculuk
Bu titiz çalışmalar sayesinde, bugüne kadar müze deposunda koruma altında bulunan ve hiç sergilenmemiş eserler, ilk kez ziyaretçilerin beğenisine sunulmaya hazırlanıyor. Proje, sadece Elazığ’ın arkeolojik zenginliğini gözler önüne sermekle kalmıyor, aynı zamanda müzecilik ve uygulamalı arkeoloji alanında da örnek bir model oluşturuyor.
Fırat Üniversitesi’nin 50. Yılına Anlamlı Katkı
Fırat Üniversitesi’nin 50. kuruluş yıl dönümüne denk gelen bu proje, üniversitenin bilimsel katkılarını ve bölgeyle kurduğu güçlü bağı bir kez daha ortaya koyuyor. Proje, akademik literatüre katkı sunmanın yanı sıra, yeni koruma yöntemlerinin geliştirilmesine de öncülük ediyor.
Elazığ Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nden Açıklama
Elazığ Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, projeyle ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde yürütülen bu önemli proje sayesinde, ilimizdeki arkeolojik mirasın korunması adına önemli bir adım atılmıştır. Urartu medeniyetine ait eserlerin bilimsel yöntemlerle analiz edilerek korunması, hem yerel tarihimizin aydınlatılması hem de gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşımaktadır.”
