24 Ocak 2020 tarihinde ilimiz Sivrice ilçesinde gerçekleşen deprem felaketi sonrasında çok şükür ciddi can kaybı yaşanmadı ama aziz şehir Elazığ fiziki olarak yekle yeksan oldu. Deprem anında ilk başta birkaç bina yıkılmış olsada şehrin inşaat yapı stoğunun eski binalardan oluşması nedeni ile binlerce bina ağır hasar aldı. Akabinde kış aylarında yaşanan deprem felaketi nedeni ile orta hasar ve hafif hasarlı olan birçok binada ağır hasar statüsüne geldi.
Şehir adeta yerle yeksan olacak derecede oturulamaz hale gelmişken bir taraftan da TOKİ eliyle yeni yerleşim yerleri ve evlerin yapımına başlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uhdesinde devam eden yıkım ve enkaz kaldırma işleri bir müddet sonra yerel yönetimler olan Belediye ve İl Özel İdaresine devredildi.
İl Özel İdaresi depremin ilk anından beri enkaz görev yetki ve sorumluluk alanında bulunan kırsal kesimle birlikte görev yetki sorumluluk alanında olmayan il-ilçe merkezlerinde ve beldelerde deprem anından itibaren çözüm odaklı sorumluluk üstlendi. Gerek makine parkıyla gerekse nitelikli teknik personelleri ile depremin ilk anından itibaren yaraların sarılması için ciddi çalışmalar yaptı. Şehrin bütün dinamiklerinin sorumluluk aldığı bu dönemde en fazla personel ve makine parkı ile sahada olan Özel İdare yetkililerin aldığı karar gereği Yıkım ve Enkaz kaldırma işlerinde de ciddi manada sorumluluk alarak şehrin bir an önce imar edilmesi için TOKİ çalışmalarının önünü açtı.
Hatırlarsınız o süreçte herkes dışardan gelen makas sahibi firmalara bakanlıkça şehrin ağır hasar görmüş binalarının peşkeş çekildiğini homurdanarak konuşurken yetki yerel yönetimlere devredildiğinde şehrin tüm dinamikleri dikkate alınarak ilimizde yıkım ve hafriyat işi yapan tüm firmalara hemen hemen yıkım işleri ihale yöntemleri ile verilerek yerel firmaların korunması ve kollanması sağlandı.
Ancak pastanın büyük olması, öncelikle dışarı firmaları olmak üzere sonrasında yerel firmaların bütün yıkım işlerini kendi uhdesinde toplamak istemesi herkesin iştahını kabarttığı için herkes bedel ödemeden bu işleri alarak iş yapma hesabına girdi. İş alıp yapanlar bir müddet sonra hiç iş almamış gibi basını org ederek özel idareye karşı bir bilgi kirliliği ile algı oluşturmaya kalktılar. Özel idare tarafından yürütülen yıkım işlerinde gerek Kamu gerekse yerel firmalar korunup kollanırken, herkes bir taraftan siyaseti de arkasına alarak Özel idare üzerinde baskı kurdurup yıkım işlerinden nemalanmak istediler.
Basını takip diyorum, sosyal medyayı takip ediyorum, insanların taciz-tehdit-şantaj yöntemleri ile şehrin en nitelikli kurumu olan Özel İdare ve onun çalışanlarını yıpratmak için yaptıklarını görüyorum ve üzülüyorum.
Bu işten siyaseten, ticareten nemalananlar kamu görevi kapsamında verilen görevleri yerine getirmeye çalışan bir kurumu adeta şeytan ilan edip basın aracılığı ile taşlatmaya çalışıyorlar.
Bu şehirde siyasilerin işini takip ettiği firmalar, kurumlardan davetiyeli iş alan insanlar süreci kendi lehlerine döndürmek için vur abalıya hesabı Özel İdareye karşı algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Gazetecisinden, kuaförüne, memurundan, işçisine, danışmanından siyasetçisine, kamyoncusundan kepçecisine, lokantacısından muhtarına herkesin ve her kesimin bu yıkım ve hafriyat işlerinden alayım diye iş kovaladığı bir süreçte alanın mennun alamayanın memnuniyetsiz bir şekilde Özel İdareye saldırmasına artık bir anlam veremiyorum.
Telefon tacizleri, mesaj tacizleri, siyasi ve bürokratik baskılar altında verilen görevleri adilane bir şekilde yerine getirmeye çalışan bir kurumu 3-5 tane iş kovalayan insanın ihtiraslarına kurban etmek, kötülemek, itibarsızlaştırmak kime ne fayda sağlayacak.
Bu şehrin her metrekaresine hizmet götürmek aşkı ile çalışan bir kurum bakanlıklar arasındaki protokol gereği üstlenmiş olduğu bir görevden dolayı Tu Kaka ediliyor.
Yöneticileri kamuoyunda itibarsızlaştırılıyor.
Siyasetçisinden gazetecisine işin içinde olanlar tarafından algı operasyonu yapılarak yıpratılıyor.
Yazıktır
Günahtır
Bu kadar kul hakkına girmek hangi gözü dönmüşlüğün eseri bu
Birbirine çelme takarak yıkım işi kovalayan herkes yıllardır devlet geleneğine sahip köklü bir kurumunu ve onun çalışanlarını zan altında bırakacak şekilde iftira atıyor.
Yıkım ve hafriyat için siyasi ve bürokratları aracı kılan insanlar, kendi çıkarları uğruna birbirileri ile çatışırken koskoca bir devlet kurumunu itibarsızlaştırıyorlar.
Özel İdareye basın aracılığı ile, sosyal medya ile saldıranların büyük ekseriyeti bu kurum üzerinde baskı kurarak bu kurumun görev yetki alanındaki işlerden davetiyeli ihale alarak nemalanmak isteyen, yıkım işi alarak nemalanmak isteyen insanlar. Burda amaç belli, maksat kamu oyu algısı oluşturup kurumu baskı altına almak kendi siyasi ve ticari işlerinden kendilerine alan açmak.
Özel İdarenin en başında Vali bey var, sonra Özel İdare Genel Sekreteri var, İl genel Meclisi ve başkanı var, teknik elemanıyla işçisiyle köklü bir geçmişi var. Bazı insanların çıkarları uğruna yıprattıkları kurum yarın yıkımlar bitince iş için kapısını çalacakları kurum aslında.
Bugün koro halinde saldırdıkları kurumun uhdesinde devam eden yıkım işleri 1-2 milyon getirisi olan işler. Yıllık 300 milyon üzerinde bütçeyi idare eden, şehrin kırsal yol, sulama, içme suyu, kanalizasyon, yerleşim yeri, vs gibi hizmetlerinin yanında güvenlik- sağlık– milli eğitim– tarım ve dahi bir çok alanından hizmet veren kurumu yıpratanların vebali büyük.
Büyük bir kurumu küçük hesap peşinde olanlara yem etmemek lazım.
Özel İdareyi kim neden ve ne hesapla yıpratmak istiyorsa yanlış yapıyor.
Şehri yıpratıyorlar farkında değiller….