Allah dünya hayatı içerisinde her insana farklı imkanlar ve fırsatlar verir.
Bu fırsat ve imkanlar o insanın imtihanıdır.
İnsana yakışan ise bunların birer imtihan olduğunu bilip, ona göre davranmaktır.
“Mahkeme kadıya mülk değil” demişler büyüklerimiz.
Yani hiç kimse, bulunduğu makamda ömrünün sonuna kadar kalamaz.
Bir mevki ve makama gelen kimseye yakışan oralara nasıl geldiğini unutmamasıdır.
Ama öyle yapmaz ve kendini oralarda kalıcı görerek insanlara zulmetmeye başlarsa o makamlar kendilerinin cehennemi olur.
Kişinin Allah’ın kendisine verdiği imkanları kendinden bilmesine “güç zehirlenmesi”denir.
Güç zehirlenmesi, başlı başına bir felakettir.
Bir kibir sendromudur.
Abartılmış gururdur.
Hadsizce başkalarına hakaret etmektir.
Kendinden başka herkesin yeteneklerini küçümseme halidir.
Güç zehirlenmesi Allah’a karşı azgınlık ve isyanda çok ileri giden kavimlerin karakteridir.
Güç zehirlenmesinin en büyük alâmeti, dengesizliktir.
Güç zehirlenmesi hayatın tüm katmanlarında ve kategorilerinde meydana gelmesi mümkün olan bir durumdur.
İmkânları ele geçirince, etrafında kalabalık çoğalınca; geldiği yerleri unutanlar, dostlarının adreslerini silenler, herkese hakaret edenler gerçekten güç zehirlenmesini yaşayanlardır.
Böyleleri, kendilerine tapmaktan ve taptırmaktan öteye geçemezler...
Günümüzde kim neyi ele geçirmişse onunla insanlara karşı üstünlük taslamaya başlıyor.
Hayatta etrafındaki insanlara karşı küçümseyici ve kibre yaslanan bir küstahlıkla hareket edenler, güç zehirlenmesi yaşayanlardır.
Merkeze sadece kendisini alan ve her şeyin merkezine kendini oturtan bir kibre sahip olanlar, Allah’a değil güce tapanlardır.
Tarih, güç zehirlenmesine tutulmuş pek çok zalime tanıktır.
Nemrut ve Firavun gibi zalimler tarih boyu masumlara, mağdurlara yaptıkları zulümlerle anıldılar, anılacaklar…
Nemrut’un başına bir sinek bela oldu.
Firavun ve ordusu suda boğuldu.
Rabbimizin bizlere verdiği imkanları ve makamları birer fırsat kapısı olarak bilelim ve ona göre davranalım.
İmkanı Allah’tan alıp onun emirlerine muhalif hareket etmeyelim.
Unutmayalım ki”Her Firavun’un bir Musa’sı vardır”.