Çocukluğum, namı değer Bölge (Üniversite) Mahallesinde geçti. Merkez mahalle avantajı ile şehirdeki tüm dereleri, göletleri yakından tanıma ve inceleme şansına sahip oldum.
Yetmişli yıllarda, yukarı mahalle olarak bildiğimiz Fevzi Çakmak Mahallesi ile Zafran Mahallesinin kesiştiği yerde “Kom Dere” olarak adlandırılan derede kadınların köpüçle çamaşır yıkadığına çocukların yüzdüğüne bir çok kişi gibi bende şahit olmuşumdur. Kom Dereden akan su şehri basmaması ve sele dönüşmemesi için planlanan “Zafran Kanalı” ile engellenir tahliye edilirdi.
Mahallemizin ortasında kaçak müteahhitler tarafından ev temeli amaçlı kazılan ve kaderine terk edilen “Kortik” diye adlandırdığımız futbol sahası büyüklüğünde büyük bir çukur vardı. Bu çukura sonbaharda su dolar, kışın ise buz tutardı. Baharda sular erir, içerisinde kurbağalar öterdi. Hatta kurbağa larvaları buharlaşarak bulut olup yağmura dönüşür, yağmur yağdığında mahallemizi kurbağalar istila ederdi. Şimdiki çocukların internette tanıştığı Metaverse Kurbağa Kahramanları ile bizler canlı olarak tanışma fırsatı bulmuştuk. Yaz döneminde sular çekilince, kumsala dönen Kortikte futbol oynardık. Benim de İlk futbol deneyimim kortikteki kumsaldan gelmektedir.
Seksenli yıllarda, Atatürk Lisesinin toprak sahasını keşfettik. Sabahtan akşama okulun bahçesinde top oynardık. Kaleye vurduğumuz toplar, kalaslardan yapılmış kale direklerinden ve okulun duvarlarından aşarak, Atatürk Lisesi ile Fırat Üniversitesinin kesiştiği noktadaki büyük Fosseptik çukuruna düşerdi. Çukura düşen Futbol toplarını bazen taş atarak kıyıdan kurtarır bazen de büyük üzüntü ile kaderine terk ederdik.
Fırat Üniversitesi ile Şehit Polis Fethi Sekin Mesire Alanı arasındaki yolun olduğu yerden büyük bir dere akardı. Bu dereye isim verememiştik. Bu bölgede bir büyük Gölet de oluşmuştu. Göletin altının mil olduğunu, yüzen bir çocuğun suya atlarken kollarının mile saplandığını ve hayatını kaybettiğini gördüğümüzde öğrendik. Daha yukarıda şimdiki Teknokent’in bulunduğun aşağı kısmında ayrı güzel bir Gölet daha vardı. Göletin suyu pırıl pırıl içilecek kadar berraktı. İlk yüzme ve suya atlama deneyimlerimi burada geliştirmiştim. Ayrıca bu göle akşam güneşi vurduğunda parıltısı Bodrum sahillerini aratmazdı.
Sanırım bahsettiğim bu göletler ve büyük dere yukarıdaki Kom Dere ve Zafran Kanalından beslenirdi, Mesire alanı kenarından akan dere baharda coşar, Zübeyde hanım Caddesindeki, Aspirin Kafenin bulunduğu mevkideki etrafı ağaçlarla çevrili köprünün altından, aşağı mahallelere bir nehir edasında akar giderdi. Bu derenin köprüden seyri inanılmaz güzeldi.
Aradan yıllar geçti bu dereler ve göletler kayboldu gitti. Nereye gittiğini yıllar sonra yağan yağmurlarla şehrin büyük bir göle dönmesi ile anlamış olduk.
Yıllarca etrafı Irmaklarla, Barajlarla Göllerle çevrili güzelim şehrimizin, büyük bir göle dönüşmemesi için bir çok projeler üretildi. Bu projelerden en ünlüsü yılan hikayesine dönen “ŞorŞor Deresi Projesi”dir.
Basından öğrendiğim kadarıyla; “Elazığ Belediyesi, İlbank ve Devlet Su İşleri’ nin ortak çalışmaları sonucu hayata geçirilen Şorşor Deresi Islah Projesi kapsamındaki çalışmaları yıllardır devam etmektedir. Şehrin yağmur sularının tamamı ve atık suların bir kısmı Şorşor Deresi boyunca Kehli Deresine ve oradan da Keban Baraj Gölü’ne akmaktadır. Bu durum çevre kirliliğine neden olmakta ve halkı halk sağlığı alanında tehdit etmektedir. Elazığ’ın mevcut yerleşim yerleri ile imara açılmış ancak henüz yapılaşması tamamlanmamış tüm alanların atık sularının atık su tesisine taşıyacak kolektör hattı yapılacaktı. Bu hatlar Şorşor deresinin Diyarbakır yolu ile kesiştiği noktaya kadar derenin kuzey ve güney taraflarından iki ayrı hat şeklinde geliştirilecek. toplam 38 bin 536 metre uzunluğu olan hat Diyarbakır yolundan itibaren 2 binlik borularla tek hat şeklinde arıtma tesisine kadar devam ettirilecekti. Şorşor Deresi Islah Projesinin son aşaması yine Elazığ Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek rekreasyon çalışmalarıyla alanın vatandaşların piknik yapacağı, dinlenebileceği, gezinti yapabileceği bir yere dönüşecekti. Çalışmaların tamamlanmasıyla şehrin en önemli sorunlarından biri çözüme ulaştırılarak, önemli cazibe merkezlerinden birine kavuşacaktır”. denilmektedir. Fakat henüz arzu edilen sonuca ulaşılamamıştır. Şehrin tüm yağmur ve taşkın sularının toplandığı ve Hicret, Aksaray, Gümüşkavak mahallelerini ilgilendiren Şorşor Deresi projesini alan firma, ödenek gelmemesi üzerine ihaleyi feshetti ve işi bıraktığı söylenmektedir.
Benimde çocukluğumdan beri Dereler ve Göllerle ilgili büyük tecrübeye sahip olmam hesabı ile Projeler şehri olan Güzel Elazığ’ımıza, acizane bir proje teklifim var. Adı da “ŞorŞor Deresi Rafting Projesi”
Debisi ve akış hızı yüksek olan akarsularda raft denilen botlarla yapılan ekstrem bir su sporu olan Rafting Sporunun Şorşor Deresinin Avantajlarını kullanarak Elazığ’ a kazandırılması İlimizi Turizm ve Ekonomisine önemli katkılar sağlayacaktır.
Atatürk Stadyumuna GES Projemiz tutmadı..! Umarım, ŞorŞor Deresi Rafting Projemiz kabul görür. Rafting olmazsa, Şorşor Deresine HES Projesini önereceğim bilesiniz…