Değerli vatandaşlar, AKP yönetimi “dik duracağız eğilmeyeceğiz” diye sürekli olarak hamaset yapıyor, yapmaya devam ediyor. NATO anlaşmasının 10.maddesi “Antlaşma'nın ilkelerini geliştirebilecek ve Kuzey Atlantik Bölgesinin güvenliğine katkı yapacak durumda olan herhangi bir Avrupa devletini bu Antlaşmaya katılmaya oy birliği ile davet edebilirler.” gereği İsveç ve Finlandiya’nın PKK ve YPG terör örgütlerine destek verdikleri gerekçesi ile NATO üyeliğine taraf olmayacağını belirtmektedir. Bu bir gerekçe ise ABD başta olmak üzere Fransa, Almanya, Hollanda ve İngiltere gibi ülkelere karşı da dik duruş sergilemesi gerekmez mi? Tüm bu ülkelerin, örtülü ve/veya aleni bir şekilde terör örgütlerine silah, para ve malzeme desteği verdiğini tüm dünya biliyor. Örneğin ABD ye karşı ülkemizde konuşlanmış olan üsleri kapatma iradesi neden gösterilmiyor. Elbette bunu yapabilmeniz için kamburunuzun olmaması lazım. Öyleyse İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine itiraz sebebi terör örgütlerine bu ülkelerin verdiği destek olamaz. Ekonomik açıdan bir açmazın içinde olan bu yönetimin, mali destek karşılığında, daha önce yaptığı çark edişlerine bu konuda da şahitlik edeceğimizi öngörmekteyim. Hatırlayın lütfen; • Terör örgütleri (FETÖ, PKK) adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla yargılandığı davada hakkındaki adli kontrol hükümleri kaldırılarak 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilen ABD'li rahip Brunson, 13.10.2018 de özel uçakla Türkiye’den ayrıldı. RTE bir konuşmasında ABD yönetimine hitaben “Sizde de bir papaz var, bizde de ver papazı, al papazı“ diyerek rahip Brunson’ın teslim edilmeyeceğini ifade etmiştir. Sonuç: Papazı uçakla ABD’ye teslim etti ancak istediği papazı alamadı. AKP yönetimi dik duramadı. • Almanya'nın Die Welt'in Türkiye temsilcisi gazeteci Deniz Yücel, 27.Şubat.2017 de “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve terör propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Yine alman gazeteci deniz Yücel 32. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi beklenen tahliye kararını 16.Şubat.2018 günü verdi. Bu gazeteciyi vermem diyen RTE, Sonuç: Almanya’nın kontrolünde özel uçakla bu gazeteci ülkesine iade edildi. AKP yönetimi dik duramadı. • Washington Post gazetesi köşe yazarı Cemal Kaşıkçı 2.Ekim.2018'de, Suudi Arabistan'ın İstanbul başkonsolosluğunda öldürüldü. Bu konuda Erdoğan, “Suudi Arabistan bizden cinayetle ilgili belgeleri istedi. Bunları dinletiriz ama vermeyiz, bir de bunları yok mu edeceksiniz. Milletimiz enayi değil, hesap sormasını bilir” ifadelerini kullanmıştı. Yargılamayı biz yapacağız diyen RTE talimatı doğrultusunda İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesi Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan’a iadesi için Adalet Bakanlığı’na görüş sorma kararını aldığı 31.Mart.2022 deki duruşmayı takiben 1.Nisan.2022 günü Adalet Bakanlığının izni üzerine dosya kapatıldı ve Suudi Arabistan’a iade edildi. Hemen akabinde para ihtiyacını karşılamak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok kalabalık bir heyetle Cidde’yi ziyaret etti. Sonuç: Elbette sıfır. Hani dik duruş. Ülkemizde katledilen bir gazetecinin dosyası suudlara satıldı. AKP yönetimi dik duramadı