Türkiye’nin dört bir yanında gençlerin yaşadığı sorunlar artık günlük hayatın sıradan bir parçası haline geldi. Umutlarını yitiren, işsizliğin ve belirsizliğin gölgesinde kalan bir nesil, her geçen gün daha fazla çıkmazın içine sürükleniyor. Bu tablo yalnızca büyük şehirlerde değil; Anadolu’nun köklü şehirlerinde de kendini gösteriyor. Elâzığ’da son yıllarda artan işsizlik, uyuşturucu kullanımı ve sanal bahis bağımlılığı, toplumsal yapıyı sarsan en önemli meseleler arasında. Artık bireysel tercihler ya da küçük vakalar olmaktan çıkan bu sorunlar, geleceğimizi tehdit eden derin bir toplumsal krize dönüşmüş durumda.
Elâzığ’da yaşananlar yalnızca yerel bir tablo değil; Türkiye’nin genelinde gençliğin içine sürüklendiği kırılganlığın bir yansıması. İşsizlik, uyuşturucu kullanımı, sanal bahis bağımlılığı ve umutsuzluk; rakamlara da yansıyan bir sosyal çöküşü işaret ediyor. TÜİK verilerine göre, genç işsizlik oranı ülke genelinde yüzde 15’e yükselmiş durumda. Elâzığ’da bu oran daha da ağır seyrediyor; yüzde 16,3’e ulaşan genç işsizliği, özellikle kadın gençlerde yüzde 22’leri buluyor. Bu tablo, geleceğe dair umutların hızla eridiğini, birçok gencin hayata tutunmakta zorlandığını açıkça ortaya koyuyor.
İşsizliğin yarattığı umutsuzluk, başka tehlikeli alanlara da kapı aralıyor. Araştırmalar, Türkiye’de 15-24 yaş arası gençlerin yaklaşık yüzde 10’unun uyuşturucu ile tanıştığını gösteriyor. Bu, yaklaşık 1 milyon 300 bin gencin bağımlılık riski altında olduğunu ifade ediyor. Uyuşturucu kullanımı nedeniyle hastaneye yatanların önemli bir kısmı da yine bu yaş grubundan oluşuyor. Bu tablo yalnızca bireysel bir zafiyet değil, bütün bir toplumun karşı karşıya olduğu yapısal bir sorun. Erken yaşta başlayan bağımlılık, eğitimden aile bağlarına, sosyal ilişkilerden üretkenliğe kadar her alanı sarsıyor. Elâzığ sokaklarında ortaya çıkan trajik vakalar, sorunun artık görmezden gelinemeyecek boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Bir diğer karanlık alan ise sanal bahis bağımlılığı. Gençler, ekonomik sıkıntılar ve işsizlikle birleşen kısa yoldan para kazanma hayaliyle bu platformlara yöneliyor. Reklamların ve cazip promosyonların etkisiyle hızla yayılan bu alışkanlık, birçok genci borç sarmalına sürüklüyor, aile bağlarını zedeliyor ve derin bir psikolojik çöküntü yaratıyor. Elâzığ’da son yıllarda artan aile içi çatışmaların ve sosyal hayattan kopuşların önemli bir kısmı, sanal bahis kaynaklı bağımlılıklarla ilişkilendiriliyor. Bu alanın hala ciddi bir yasal ve toplumsal düzenlemeye kavuşmamış olması, sorunun daha da derinleşmesine neden oluyor.
Sorunun bir diğer boyutu da gençlerin sosyal hayattan kopuşu. İş bulamayan, üretime katılamayan, gelecek planları yapamayan gençler, kendilerini daha çok sanal dünyaya hapsediyor. Sosyal medya platformlarında görülen kontrolsüz içerikler, gençlerin yanlış örnekler almasına, kolayca manipüle edilmesine yol açıyor. Gerçeklikten uzak bir hayatın içinde, uyuşturucu ve bahis gibi tehlikeli alışkanlıkların yayılması da böylece hızlanıyor. Bu durum, yalnızca bireysel dramları değil, toplumsal değerlerin de aşınmasını beraberinde getiriyor.
Elâzığ’da ve Türkiye’nin diğer şehirlerinde gözlenen tablo, siyasetin gençliğe dair politika eksikliğini gözler önüne seriyor. Söylemlerde umut vaat edilirken, sahada karşılığı olan programların eksikliği her geçen gün daha belirgin hale geliyor. Gençler yalnızca işsiz bırakılmıyor; aynı zamanda kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerle de yeterince desteklenmiyor. Eğitimde baskılar, ailelerde iletişim zayıflığı, sosyal alanların sınırlılığı birleştiğinde, gençliğin çaresizliğini büyüten bir kısır döngü oluşuyor.
Gerçeklerle yüzleşmek artık ertelenemez. Gençlerin iş bulamadığı, bağımlılıklara savrulduğu, çaresizlik girdabına kapıldığı bir ülkede geleceğe dair umutlardan bahsetmek zor. Elâzığ’da yaşananlar, yalnızca yerel bir trajedi değil; Türkiye’nin bütünü için alarm zili. Bu alarmı duymak ve samimiyetle harekete geçmek, yalnızca siyasetin değil, bütün toplumun en acil sorumluluğu.












