(DERSİMLİ NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR)
Dün, her fırsatta özel mahfillerde kendisin Tuncelili değil de Dersimli olarak –ki hakkıdır da- lanse deden Sayın Kılıçdaroğlu’nun hemen her TV kanalında gündem edilen: “CHP artık eski CHP değil bize katılın” diyerek; başta çiftçiler olmak üzere hemen herkesi kendisine destek vermeye çağırdı. Destek istiyor da, neyine ve nasıl destek verileceğini bir türlü açıklamıyor. Sadece boyna tenkit ediyor. Bazen de küfür derecesine varan hezeyanlarda bulunuyor. Bir de etrafına topladığı irili ufaklı birkaç partiye “ALTILI MASA” unvanını takarak ha bire toplantılar yapıyor. Ama her bir toplantının sonunda da adeta “dağ fare doğuruyor”. Oysa memleket ve millet yönetimine talip olmuş birilerinin kendi yönetimleri sırasında neyi yapıp, neyi yapamayacağını açık ve net olarak insanlara beyan etmesi gerekmez mi? Ama maalesef zatıâlilerinin öyle bir derdi yok. Galiba milleti “lal-u ebkem” zannediyor. Ama geçmiş ola. Artık ve geçmişte olduğu gibi “kim bir verirse ben beş katını vereceğim” safsatası çok şükür ki Tarih oldu. Artık hiç kimse o üzeri şeker kaplı ve içi apacı olup hiçbir derde deva olmayan hapları yutmuyor.
17 Aralık 1948 doğumlu olup; elan 73 küsur yaşında olan ve bendenizden de dört buçuk yaş küçük olan Sayın Kılıçdaroğlu, bilmem hangi akılla “CHP artık eski CHP değil” diyebiliyor. Zira bendenizin asgari 50-60 yılı Ankara’da hayatı geçen biri olarak bildiği üzere, bu güne kadar olan ömrünü, Sayın Kılıçdaroğlu o “eski CHP ” dediği teşkilatta geçirdi. A birader “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” demezler mi adama. Ömrün, mütedeyyin insanlar hakkındaki kanunların iptali için ANAYASA MAHKEMESİ kapılarında geçti. Bunu kargalar dahi biliyor ve bilesiniz ki onlar dahi zatıâlinize gülmekteler.
Bir de HELALLEŞME diye bir safsata uydurdun. Kiminle nasıl ve ne sıfatla helalleşeceksiniz. Binaenaleyh eski CHP’yi “redd-i miras” etmiş bulunuyorsunuz. Bizim Baskil’de şöyle bir ironi var. Diyorlar ki: Olmazsa yalan söyle. KİM YALANDAN ÖLMÜŞ. İşte bu güzelim Baskil söylemi tam da zatıâlinize göre. Devam edin bakalım. Nasılsa tazminatlar sanıyorum CHP bütçesinden karşılanıyor. Şayet öyle olmayacak olursa bu denli tazminata hangi gelir dayanır.
Şimdi zatıâlinizin başında bulunduğu ve her fırsatta da “TC Devletini kuran parti” dediğiniz ve bizzat Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş bulunan ve asırlık bir partiyi hangi akıl, hangi izan ve hangi cesaretle zımnen de olsa töhmet altında bırakan bir söylemde bulunabiliyorsunuz. Kısacası bu partiyi geçmişi şaibeli olarak lanse etmektesiniz. Affa mazhar olarak söylemeliyim ki bu söylem bir meleke zaafını işaret etmektedir. Yoksa 70 küsur yaşına kadar emek verip ekmeğini yediğiniz bir partiyi nasıl töhmet altında bırakan böyle bir beyanda bulunabiliyorsunuz. Oysa o asırlık güzelim partiye milyonlarca ATATÜRKÇÜ ve MİLLİYETÇİ insan gönül vermiş durumdadır. Ve dahi o partiyi atadan dededen devralarak bu güne kadar getiren genç–yaşlı insanımız var. Gerçi zatıâliniz bunların hepsini partiden kovarak onların yerine Atatürkçüler için “Mustafa Kemal’in askerleri” hezeyanını kusan İstanbul İl başkanınız olan sayın hanımefendi eğilimli insanları doldurdunuz. Allah sonunuzu hayreylesin. Binaenaleyh bendeniz dahi gidişatınızı pek hayra yoramamaktayım. Yolunuz çıkmaz sokak. Her ne hikmetse o geçmişini beğenmediğiniz partinin başkanlık koltuğuna da adeta kene gibi yapışmış durumdasınız. Hem de dünya rekoru manasında en az 11 adet koskoca seçim kaybetmiş olmanıza rağmen.
Bendeniz zatıâlinizi ta SSK Genel Müdürü olduğunuz ve milletin ilaç bulamayıp, muayene sırası almak için gece yarısından itibaren Ankara Dışkapı’da sıraya girdiğini ve ölmüş bir yakınının cenazesini kolay kolay hastaneden çıkaramadığı gününüzden beri izlemekteyim. Daha sonra bazı fasa fiso dosyalar oluşturarak o dönedeki CHP’nin gerçekten memleketçi bir başkanı olan Sayın Deniz Baykal’ı da yanıltarak İstanbul belediye başkanlığına soyundunuz. Seçimi kaybettikten sonra da her ne hikmetse o “meşhur dosyaların” semti meçhule gitti. Sevgili başkan, kısacası cemaziyülevveliniz pek parlak değil. Belki bazı gençlerimiz bazı saiklerle sizi alkışlamaktalar ama bilesiniz ki o size ve dahi yanınıza topladığınız o irili ufaklı partilere asla yetmez. Zira asla umut verememektesiniz. İşiniz gücünüz tenkit. A birader bu millet size o dopdolu maaşları bunun için mi vermekteler. Ha bire engel üretmektesiniz. Peki, Allah aşkına söyler misiniz sizin vatan millet için hiç mi bir projeniz yok.
Bir de her gün güzelim Türkiye’yi bölmek ve Suriye, Irak, Libya vb. misali emperyalistlere teslim etmeye yeminli gibi gözüken ve TERÖR ÖRGÜTÜNÜN TBMM temsilcisi durumunda olan bir yapı ile de ha bire flört etmektesiniz. Öyle birilerinden medet ummaktasınız ki inanın insanın aklı almıyor. Ömür boyu hapis almış birileri ile ve bir de terörün ağa babası durumunda olan birilerinin ha bire kapısını çalmaktasınız. Bir de tuttun kahraman ordumuzun sınır dışı harekâtına o umutla olumsuz oy verdiniz. Sayın başkan inancın olsun ki cidden zatıâlinize acıyorum. Sayın başkan eşkıyanın sadra şifa dağıttığı nerede görülmüş ki zatıâliniz ha bire o kapılarda dolaşmaktasınız. Yoksa bir kara sevdaya tutuldunuz da biz mi farkında değiliz.
Yapma sayın başkan. Bu millet ve onu oluşturan bu halk tüm bunların hesabını yapmaktadır. Hem de bendenizin burada yer veremediğim cinsinden. Unutma ki milletin şamarı çok acı olur. Bana öyle geliyor ki zatıâliniz işgal etmekte olduğunuz koltukta biraz daha kalmak istiyorsunuz. Yoksa yaptığınız manevralar pek hayra alamet gibi gözükmüyor. Askerlikten bildiğim kadarıyla manevralar fevkalade önemlidir. Askerlikteki sınıfınız neydi bilmiyorum. Ama benim sınıfım merhem Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sınıfı olan piyade idi. Özellikle piyadede manevralar zafer için başvurulan savaş oyunlarından ibarettir. Bendenizin naçizane kanaatine göre manevralara önem vermek lazım. Tabii ki zatıaliniz ve elbette daima daha iyisini bilir demekten de kendimi alamıyorum.
Gün ola hayrola. Görelim Mevla neyler. Elbette ki neylerse güzel eyler. Tüm Türkiye sevdalılarına selam olsun.