İnsanoğlu var olduğu günden itibaren sürekli bir işçi gibi çalışmaktadır. Bu nedenle emekçilerin seslerini duyurması ve emeğin öneminin vurgulanması açısından 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü çok büyük bir öneme sahiptir.
Emek ve Dayanışma Günü Neden 1 Mayısta Kutlanıyor?
1 Mayıs ilk kez 1856’da Avustralya’nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçilerinin günde 12 saat haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle işi bırakmasıyla başlayan bir süreçtir. Chicago’da yapılan gösterilere ise yarın milyon işçi katıldı. 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi birlikte yürüdü. 14 Temmuz - 21 Temmuz 1889’da toplanan ikinci Enternasyonel’de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs günün tüm dünyada birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanılmasına karar verildi. Böylelikle ikinci gösterimi 1890 yılında yapıldı. Zamanla 8 saatlik iş günü birçok ülkede resmi olarak kabul edildi.
Türkiye’de ise ilk kez 1923’te resmi olarak kutlanmıştır. 2008 yılında ‘’Emek ve Dayanışma Günü’’olarak kutlanılması kabul edilmiştir. 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM 'de kabul edilen 5892 sayılı yasanın, 27 Nisan 2009'da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile , 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmiştir.
İşçilerin hayatlarını ele alan birçok kitap yazılmıştır. Fakat içlerinde en çok ses getiren ve benim de çok etkilendiğim Emila Zola’nın ölümsüz eseri olan Germinal adlı romandır. Germinal Fransa da yaşayan maden işçilerinin toplum tarafından dışlanmasını ve ücretlerini arttırmak için giriştikleri mücadeleleri ele alan ve dünya edebiyatına etki eden en önemli romanlardan biridir. Bu romanda işçilerin yaşadığı ağır şartlara rağmen hayattan ve mücadeleden asla vazgeçmemeleri beni çok etkiledi. Bizler en ufak bir sorunla karşılaştığımızda ya pes ediyoruz ya da sorunlara tahammül edemiyoruz. Bu nedenle bu roman bizlere çok büyük bir örnek teşkil etmelidir.