Hepimiz hayata farklı bakıyoruz. Bunun nedeni ise aldığımız eğitim, kültürümüz, inancımız ve aile yapımızdır. Fakat bu nedenlerin hiç biri bizim insanları ötekileştirme ve onları dışlama hakkı bizlere vermiyor. Dostoyevski’nin çok sevdiğim bir sözü vardır. ’’Bir fikir ayrılığına rağmen karşındakine saygı duyabiliyorsan insan olmuşsun demektir’’ Sizce toplumuzdaki insanların ne kadarı karşısındaki insanın fikirlerine saygı duyuyor? Benim gözlemlediğim kadarıyla karşısındaki insanın düşüncesini bastırmak veya o insan alt etmek için laf söylüyor ve bu bazen hakaret boyutuna kadar ulaşabiliyor ve bunu yaparken en acısı da o insanla tartıştığını zannediyor. Farklı fikirlerinden dolayı insanları yargılamak toplumumuzun vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Hayatım boyunca her zaman farklılıkların hayatı güzelleştirdiğine inanmışımdır nedeni ise farklı görüşler insanları geliştirir, her anlamda zenginleştirir, ufkumuzu açar ve ön yargısız bir insan haline dönüştürür. Farklılıklara saygı duymamak benim için oksijeni az dar bir alanda kalmak gibidir ve hiçbir insan kendisine bunu yapmamalıdır. Hayattı diğer insanlarla birlikte geniş bir alanda yaşadığımızı fark etmek kendimizi daha iyi tanımak açısından da oldukça önemlidir. İnsanların duygu ve düşüncelerine saygı gösterirseniz ve onları oldukları gibi kabul ederseniz insanlarla iletişiminiz gelişir, güçlenir. İnsanların duygularını ve düşüncelerini kestirip atmadan sonuna kadar dinlemeliyiz. Ve empati kurmalıyız. Bunu yaptığımız takdirde toplumumuz daha yaşanabilir hale gelmiş olur.