Bugün sizlere Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı olan Füreya Korel’den bahsedeceğim. Kendisi tam bir Cumhuriyet kadını ve hayatı boyunca mücadeleyi asla bırakmamış bir kadın. Kendisine 35 yaşında verem teşhisi konuluyor. Tedavi için İsviçre’ye gidiyor 2 sene sanatoryumda kalıyor. Mücadele ettiği hastalık kolay bir hastalık değil fakat hiç pes etmiyor ve bu hastalıkla beraber hayatının amacı olan seramik sanatıyla uğraşmaya başlıyor. O zamanlar seramik sanatı Türkiye’de aktif bir sanat değil bu nedenle Paris’e gidip orada seramik sanatıyla uğraşmaya başlıyor ve Paris’te bir sergi açıyor. Sergisi çok beğeniliyor daha sonrasında ise Türkiye’ye dönüyor ve İstanbul’da ilk sanat galerisi olan Maya Sanat Galerisi’nde ikinci kişisel sergisini açıyor. Bu sergi aynı zamanda Türkiye’nin ilk seramik sergisidir. 1951 yılında ise seramik atölyesi kurarak seramik sanatını kendisinden sonraki nesillere aktarıyor.
Sanatın içerisinde özgür ol
Füreya Korel’in sanata olan bakış açısı beni her zaman çok etkilemiştir. Onun için sanat yaşamın her alanında var olmalıdır. Bende böyle düşünüyorum sanat eserleri müzelere hapsolmamalı hayata karışmalıdır. Çünkü ben sanatında bizimle beraber büyüdüğüne ve olgunlaştığına inanıyorum. .
Füreya Korel’in seramik sanatına en büyük katkısı da seramiği bir süs olmaktan çıkartıp bütün çabasıyla hayatın içerisine katmasıdır. Buda Füreya Korel’in bizlere yenilikçi bir kadın olduğunu gösteriyor. Özellikle duvar panolarında çinicilik sanatını çağdaş bir boyuta taşıyor ve bütün içgüdülerini ve düşüncelerini panolarına yansıtarak kendisine bir özgürlük alanı yaratmıştır. Ve bu bahsettiğim özgürlük alanı kendisini seramik sanatında daha fazla üretken bir hale getirmiştir. Zaten eserlerinde de yaratmış olduğu özgürlüğü alanını görebiliyorsunuz.
Benim için Füreya Korel çok zarif ve özel bir kadın. Hayatını okuttuktan sonra birkaç gün etkisinden çıkamamıştım ve şunu düşünmüştüm bu topraklarda yaşayan kadınların genetik kodlarında mücadele etmek var çünkü bende hayatta karşı nasıl mücadele etmem gerektiğini annemden öğrendim. Hala da öğreniyorum o yüzden içimizdeki mücadeleci ruhun farkına varalım ve ne olursa olsun asla pes etmeyelim.