Hepimizin içinde bir çocuk ve bir anne- baba vardır. Çocuklar her zaman sağlıklı bir ortamda gelişmez. Aile, okul ve genel kültür ortamı çoğu kere çocuğun sağlıklı gelişmesini engeller. Birey sağlıksız bir ortamda bedenen büyür fakat psikolojik olarak çocuğumsu ve çarpık kalır. Bu kişiler küskündür hiçbir şeyden zevk almazlar, yaşamın coşkulu yanını görmezler. Yaşamak onlar için sadece bir yüktür. Sürekli gerginlik içindedirler. Her an kaygılı ve tedirgin hissederler günlük hayattaki olaylar bile onları kaygılandırır. Pısırık olurlar haklı olsalar dahi ne davranışlarıyla ne de sözleriyle hakkını savunabilirler. Sürekli alttan alırlar; amaçları başkalarını memnun etmektir kendilerinin ne istediklerini asla önemsemezler. Belirli bir düşünce ve inanç sistemine bağlı olurlar ve başka hiçbir düşünceyi dinlemezler. Tutkunluğu, düşkünlüğü olan insanlardır ve bu saydığım davranış türlerini çevremizde çok sık görürüz. İç çocuğu gelişmemiş kişinin en önemli özelliklerinden biri de otorite yanındayken sınırsız boyun eğmesi, otorite yanından uzaklaştığında ise sorumsuz davranmasıdır. İçimizdeki çocuğun özellikleri duygusaldır, bireycidir, hayalcidir, enerji doludur, sürece yöneliktir. İçimizdeki anne- babanın özellikleri ise mantıklıdır, gerçekçidir, deneyimlidir, sonuca yöneliktir. Kişi normal bir çocukluk devresi geçirerek sağlıklı bir aile yaşamı içinde büyümüşse, İçindeki anne-babayı ve iç çocuğu duyar ve ikisi arasında bir denge kurar. İçindeki çocuğu sağlıklı geliştirebilmiş bireylerin kişilikleri ‘’gerçektir’’ nedeni ise kendilerine özgü düşünce duygu ve davranışlarını belirtirler. İçlerindeki çocuğu asla değersiz bulmazlar. Kısacası kaç yaşına gelirsek gelelim hayata coşkulu ve umutla bakabilmenin tek yolu içimizdeki çocuğa kulak verip her haliyle kabul etmektir.