Bu konuyu, Hz. Âdem ve ilk insanların yaradılışı üzerine hâlâ devam eden yanlış söylemlere ayırdık. Koskoca prof. titrli insanların TV ekranlarında Hz. Âdem’in cennette yaratıldığı ve orada yanlışa düştüğü hakkında ciddi mahiyette beyanlara sıkça tesadüf edilmektedir.
Oysa Kur’an’a baktığımız zaman işin öyle olmayıp, yaratmanın yeryüzünde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bunu Nuh Suresinin 17.ayetinden çok net olarak anlayabiliyoruz. Nuh Suresi 17. Ayet: ” Vallahu enbetekum minel ardı nebata: Allah, sizi yerden bir bitki gibi bitirdi.” Anlamak bir türlü mümkün olmuyor. Benim gibi vasat Kur’an bilgisi olan insanlar bunu anlıyor da nasıl oluyor da isimlerinin önünde prof. payesi bulunanlar bunu anlayamıyorlar. Hayret etmemek mümkün değil.
Bakınız cennet, mahşerden sonra bir ödül yeri olarak insanların hesap ve kitaptan sonra onurlandırılmak üzere konulduğu bir makam ve mevki anlamına geldiği gibi, aynı zamanda bağlık bahçelik yer anlamına da gelmektedir. Kısacası yeşilliğinden ötürü zemini gözükmeyen yer anlamından bu ismi almaktadır. Demek ki yaratılıştan sonra ve Kur’an’da söz edildiği üzere o İlahi seremoniden sonra Hz. Âdem böyle bir yere konuldu. Keza Kur’an söylemi ile sabit olduğu üzere İblis yani Şeytan da Allah’a beyan ettiği sözünün gereği olarak Hz. Âdem’in peşinden ayrılmayarak onu ayarttı. Tüm bunlar Kur’an söylemi ile sabit. Kimsenin bunun aksini ispata yeltenebilecek bilgiye sahip olmadığını düşünüyoruz. Zira ve keza Kur’an söylemi ile sabit olduğu üzere Allah’tan başka kimse gaybı bilemez. Bu söylenenler ise şüphe götürmeyecek derecede gaybın konusudur. Şimdi gelelim iddia edilen yanlışlara.
Mümin, Müslim, İsevi ve Musevi hemen herkesin bildiği ve inandığı üzere bir ödül ve onur mekânı olan cennete inançsızlar, yani küfür ehli, yani kâfirler girdirilmeyecektir. Oysa mevcut söylemlere göre, Allah’a isyan eden asi İblis/Şeytan da Hz. Âdem ile birlikte bu mekânda bulunmaktadır. Bu, birinci YANLIŞ. Keza Kur’an söylemi ile sabit olduğu üzere burada ebedi kalınacağı için çıkış söz konusu değildir. Ama mevcut söylemlere göre buradan çıkış olmuştur. Bu, ikinci YANLIŞ. Hesap kitaptan sonra cennete girildiği için burada artık yasak, haram ve helal gibi eylem ve söylemler söz konusu olmayacaktır. Oysa keza mevcut söyleme göre Hz. Âdem’e dokunulmaması gereken bir ağaç yasağı getirilmiştir. Bu da ÜÇÜNCÜ YANLIŞ.
Burada mutlaka dikkat edilmesi gereken bir söylem vardır ki kanaatimce iddiamızı ciddi manada destekler mahiyettedir. O da İHBİT veya İHBİTU söylemidir ki, bu söylem yeryüzünde yani dünyada bir yerden diğer bir yere inmek için Kur’an’da kullanılmaktadır. Mesela Hz. Âdem için kullanıldığı gibi; Hz. Nuh’a gemiden inmesi için de bu kelime ile hitap edilmiştir. Diğer bir örnek olarak da Hz. Musa’nın salikleri -keza Kur’an ile sabit olduğu üzere- bulundukları bir ortamda bıldırcın eti ve selva denen bir gıda ile nimetlendirilmişken onlar sarımsak, mercimek vs. istedikleri zaman Hz. Musa onlara, madem öyle Mısır’a inin anlamında gene bu İHBİT kelimesini kullanmıştır. Tekrar edecek olursak bu dediklerimiz Kur’an söylemi ile sabittir. Tüm bu Kur’an söylemlerine rağmen; yukarıda söz konusu ettiğimiz tüm bu olguların oluştuğu yer için uhrevi bir mekân olup, sorgudan sonra bir taltif olarak hak edenlerin konularak ebediyen orada kalmaları söz konusu olan cenneti göstermek; cehalet, gaflet ve hatta dalalet olsa gerek.
Her ne hikmetse, Kur’an mahreçli/referanslı olan bu ve benzeri olgu ve olaylar abartılarak akıl ve mantık aşırı söylemler şeklinde tercih edilerek, bu ve benzeri konularda araştırma yapma imkânı olmayan insanlarımızın zihni maalesef bu şekilde oluşturulmaktadır. Bu da hiç şüphesiz ve haklı olarak sorgulayıcı olan günümüz gençliğini maalesef ya ateist ya da deist olmak gibi yanlış yollara sevk edebilmektedir. Şüpheden arî olarak söyleyelim ki bunun vebali bu söylem sahiplerinin boynunda olacaktır.
Tüm bunlara rağmen Kur’an referanslı olarak tespitlerde bulunan bazı insanlarımız ise ya sapıklık ya da zındıklıkla itham edilmektedir. Bu ise fevkalade düşündürücü ve dahi vebal almak içeriklidir.
Hâlbuki Yüce Yaratıcı aklını kullanmayanların üzerine rics/pislik boca edeceğini ihtar etmektedir (Yunus Suresi, 100.ayet). İşte İslam âleminin hali pür melalinin sebeb-i hikmeti bu olsa gerek. İlahi emir gereği aklını kullanarak olaylara bakmayı bilen tüm Kur’an bağlılarına selam ve dua ile.