Bu yazımın başlığı bir haberle alakalı.
Geçtiğimiz günlerde haber sitemizde yayınladığımız bir haber sonucunda haberin muhatabı ile kısa bir telefon görüşmesi yapıldıktan sonra ifade edildi.
Elazığ’ın delisi sen misin…!
…..
Muhatabımız iktidara mensup bir siyasetçi.
Telefon konuşmamız haberin gerçekliği konusunda oldu.
Muhatabımız yaptığımız haberin doğru olmadığı ifade ediyordu.
Biz habere konu olan kısmın bizim değil bazı siyasileri açıklamaları olduğunu ifade etmemize rağmen muhatabımız ısrarla doğru olmadığını söyleyerek görüşmenin ertesi günü tarafımıza belgeler göndereceğini belirtmişti.
Telefon konuşması sonrası, belge gönderilmedi.
Bir ertesi gün bir daha bekledik.
Muhatabımdan ses seda gelmedi.
Kısaca belge falan gelmediği gibi görüşme imkanı da olmadı.
…..
Haber çok zoruna gitmiş ki; haber konusunda iddia sahiplerinin açıklamalarına bile tahammül edememiş.
Muhatabımızın işi kanun ve yönetmeliklere göre uygun olmadığını ileri sürenlere yanıt vermek yerine konuşmasında “Elazığ’ın delisi sen misin” ifadesini kullanabildi.
Aslında muhatabımızın mensubu olduğu siyasi hareketin içerisinde bazı isimlerin zaman zaman “haksız” bile olsalar siyasi gücün etkisi ile “kendilerini haklı” hem de kendilerine yakışan ”ilginç ! “ifadelerini rahatlıkla telefuz etmekten imtina göstermiyorlar.
Ben, bu davranışları çok görmüyorum.
Neden mi?
Kanun ve yönetmeliklere uymayan, elde edilen gücün imtiyazları ile haksız olarak elde ettikleri menfaatleri gün yüzüne çıkınca ne kadar (hoşgörülü olduklarını) göstermeleri, bu anlayışta bulunan insanlarla çok fazla muhatap olunmaması gerektiğini de öğretiyor bize.
….
Öte yandan muhatabımıza kızmıyorum.
Bu siyasinin söylediği “Elazığ’ın delisi sen misin...!” sözü çok doğru bir söz olduğu gibi bir gerçeği de itiraf ediyor aslında.
Ne için söylüyor…
Dürüst, ilkeli, tarafsız yaptığımız mesleğin İlimizde böyle yapılmadığını da göstermiştir.
Görme, duyma, konuşulanları yazma…
Bizim istediğimiz gibi hareket et…
Elazığ’da gazetecilik böyle yapılıyor ki; bu arkadaş da bizden böyle olmamızı isteyebiliyor.
…..
Biz; mesleğimizi olması gereken “ilkeli”, “tarafsız” bir anlayışla yapmak için yola çıktık.
Bu mecrayı da kurarken bizden beklenilenleri yapmadığımızı için rahat çalışma ortamı bulamadığımızdan kurduk.
Elengirli, alavere, dalavereye bulaşan isimlerin bizi sevmeyeceğini biliyoruz.
Çünkü biz, konuşulmayanları konuşulmasını, yazılamayanları yazılmasını istiyoruz.
Biz Elazığ’ın menfaatine kısaca siyasette, ekonomide, kültür-sanatta, sporda vs. her alanda “Elazığ’ın delisi” olanlara söz hakkı doğması için bu mecrayı oluşturduk.
….
Çünkü biz Elazığ’ı seviyoruz.
Elazığ’ı menfaatimiz için değil, Elazığ’ı bir Elazığ’lı gibi olduğumuz için seviyoruz.
Hiçbir menfaat ve çıkar beklemeden, kişisel hesaplar yapmadan görevimizi yapmak istiyoruz.
Bize yapılması istenen o gazetecilik kimliği yakışmaz.
Evet…”Biz Elazığ’ın delisi olmak” istiyoruz.
Çünkü... Daha bu bir başlangıç.
Onun için bize alışılmasını tavsiye ediyoruz.