Bu defa köşe yazımı bizim mahalleye ayırdım. Çünkü bizim mahallenin durumu şehri de yakından ilgilendiriyor.
Zaman zaman köşem yazlarımda bizim mahallenin durumundan bahsedeceğim.
Şimdilik bu yazım FHGC Başkanı Erdem ve yönetimi ile ilgili ufak bir toz alma yazısı olacak.
…..
Kamuoyu, Elazığ neden gelişmiyor! Endişesini…
Komşu iller yıllar içerisinde her alanda gelişme gösterirken Elazığ neden geri gidiyor! Üzüntüsünü…
İnsanların bir araya geldiğinde sıklıkla dillendirdikleri ve insanların dillerinden düşürmediği toplantı sohbetlerinin başında geliyor.
İnsanların zihinlerine yerleşen bu anlayışın sebepleri var.
…..
İşte o sebeplerden birincisi bizim mahallenin içinde bulunduğu durumdur.
Dünyada ve ülkemizde Yasama, Yürütme ve Yargıdan sonra medya dördüncü güç olarak kabul edilir.
Toplum adına devleti denetleyici bir organ olarak görüldüğünden kamu adına sorumluluğu vardır.
Bunu gerçekleştiren iller var mı?
Var…
Yerel medyanın gelişmiş olduğu illere baktığınızda o illerinde geliştiğini görürsünüz.
Biz bunu şehrimizde yapabildik mi?
Zaman zaman başardığımız dönemler olmuştur
O dönemlerde etkisini göstermiş, hatta “Doğu’nun Parisi” denilecek seviyeye kavuşmuştur.
…..
Ama bu süreç, özellikle tek başına iktidarlar dönemlerinde sapmaların yaşanmasına neden olmuştur.
İşte o sapma yaşayan kurumlardan biri de Medya camiasının bir üst çatısı konumunda olan FHG Cemiyetidir
Göstermelik Başkanı Semih Erdem’in maharet(!), dik duruşu(!), sayesinde İlini problemlerini gündemde tutmak (!) Elazığ’ın sorunlarını dillendirip takip etmek (!) yerine kendi üyesine gücü yetmiş İlini problemleri için gücünü kullanması gerekirken kendi üyesini susturmak için gücünü harcamıştır ……
İlin önemli konularda yetersizliğini ve basiretsizliğini gösteren Cemiyet Başkanı Erdem, şehrin meselelerinde kedi olurken, kendi üyesinin böyle cemiyet olmaz düşüncesini dile getirdiğinde ise aslan kesilip, yönetimdeki arkadaşlarına kendisini acındırarak cemiyet tarihine “kara leke” olarak geçecek kararlara imza atabilmiştir.
.....
Cemiyetten ne istemiştik…
Cemiyeti; “Dilenerek bir yerlere bağımlı kılmak yerine yönetim olarak yeri geldiğinde kira parasını bile cebimizden vermemiz gerekir” demiştik.
Cemiyete ziyarete gelen siyasilere, yöneticilere, STK’lara “şehrin sorunlarını” dile getirilmesi gerektiğini istemiştik.
Cemiyetin yeri geldiğinde "şehrin problemlerinde öncü olmasını sorumluluk almasını gerektiğini" dile getirmiştik.
.....
Söylemlerimiz ve taleplerimiz başkan ve bazı avenelerini rahatsız etmiş olacak ki, önce yönetimden daha sonra da cemiyet üyeliğinden alma hadsizliğini gösterebilmiştir.
Yeri geldiğinde kendini gazete patronları olarak görüp mangalda kül bırakmayan başkan ve bazı avenelerin bir kira parasını veremeyecek kadar cemiyeti aciz ve çaresiz duruma düşürmesi utanç vericidir.
Yıllardır kapısı açık olan Cemiyetin, Başkan’ın kendi ifadesi; “Cemiyetin kapısı kapalı üzülüyorum” dedirtecek duruma getirmesi başkanlığının yetersizliğini ortaya koymuştur
…..
Şimdi kamuoyuna sormak isterim.
Gazete patronuyum başkan ben olmalıyım çığırtkanlığından bir kira parasını dilenerek oradan buradan sağlamaya çalışan, Cemiyetin onurunu ayaklar altına alan başkan ve bazı aveneleri Elazığ’ın meselelerinde ne kadar öncü olabilir ki;
Eleştiri kültüründen uzak, üyeleri içerisinde çoğulcu farklı düşüncelere tahammülü olmayan, Başkan’ın, Cemiyeti kendi işletmeleri gibi yönetmeye çalışması, biat durumdayken, Elazığ’ın gelişmesine nasıl kalktı sağlanması beklenebilir ki;
.....
Bu yönetim miadını doldurmuştur.
Bir üyenin görevden alınması için Medeni Kanunun 80 maddesi “En üst organ olan Genel Kurul” dur hükmü amirken Genel Kurulu toplamaya cesaret edemeyen göstermelik Başkan Semih Erdem, başkanlık onurunu ve mesleği ayaklar altına almıştır.
Üyesinden korkan, üyesinin neden atıldığını Genel Kurula izah edemeyen korkak Başkan Erdem’in sadece göstermelik beyanatlarla başkan olduğu hatırlaması gülünçtür.
Kendi işletmelerinde itibar kazanamayanların onlarca üyenin gücünden istifade ederek Cemiyet Başkanı unvanı ile itibarı sağlamasına dur denilmelidir.
Zaman artık susma zamanı değildir.
Dedim ya… Bu yazım ufak bir toz alma yazısıdır.
Önümüzdeki günlerde mahkeme kayıtlarında Başkanın neden çiçek böcekle konuşmak istediğini, Cemiyetin parası ile hava atmaya çalışmasına karşı gelindiği için neden tepki gösterdiğini, benim konuşmalarımdan neden zor durumda kaldığını, ben başkanım benim sözümün üzerine söz koyamazsın ifadesinin altında yatan nedenleri yazınca bizim mahallenin hangi hallerde olduğunu çok iyi anlayacaksınız.
Şimdilik benden bu kadar, gelecek yazımda görüşmek üzere takipçilerimizin Kurban Bayramını kutlar, sağlıklı ve mutluluk dolu günler dilerim