Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir şahıs benimle ilgili bir dekont yayınlayarak ne kadar dürüst bir gazeteci olduğumu tartışmaya açmıştı…
Aslında yanıt vermeyecektim.
Kamuoyu gerçekleri bilmesi, yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi ve bazı düşmanların sevinçlerini kursaklarında bırakmak için bu yazının yazılması zarureti doğdu.
Neymiş efendim…
Dört yıl evvel gönderilen beş bin TL’nin karşılığında reklamını yayınlamadığım gibi faturasını da kesmemişim…
…..
Haber sitemize onlarca reklam veren firma var.
Bugüne kadar gerek email’den gerekse sosyal medya üzerinden gönderilen her işletmenin reklamlarını haber sitemizde yayınladığımız gibi faturasını da kesmişiz.
O şahsın ileri sürdüğü gibi reklamını yayınlamadığım ve faturasını kesmediğim bir işletme bu güne kadar olmamıştır.
Ne hikmetse; bir tek bu şahsın beş bin tl’e karşılığında hem reklamını yayınlamamış hem de faturasını kesmemişiz.
Hem parasını alacağız hem de yayınlamayacağız.
Hakikaten çok ayıp etmişiz…
…..
Dört yıl 4 yıl önce (bir dost olarak (!) 2019 yılının mart yayına başlattığımız webtv için maddi destek vereyim sözü ile (dekonta reklam bedeli yazıp gönderilen bedelin), dört yıl geçtikten, o zatın kafasına yeni dank etmiş olmalı ki, (gönderdiği reklam jeneriği ortada yok) reklamının yayınlanmadığını ve faturasının kesilmemesini fark etmiş,
4 yıl içerisinde bana ulaşamayınca (!), yüzümüze karşı söyleyemediği bu ayıbımı,
Dürüst bir gazeteci olmadığım kanaatine vararak, sosyal medyasından duyurmuş.
Böyle bir davranış sergilemişsem hakikaten bırak dürüstlüğü, çok şerefsizlik yapmışım…
…..
4 yıl içerisinde reklamını yayınlanması için görselini ve fatura bilgisinin gönderilmesini, birkaç defa hatırlatmamıza rağmen göndermeyen o kişinin reklamını nasıl yayınlayabilirim? Yayınlanmayan bir reklamın faturasını nasıl kesilir?
Öyle olsaydı… 4 yılda bu sorun çoktan halledilmişti.
Öyle olsaydı… Gönderdiği reklam görseli yayınlanır, faturası kesilir kendisine gönderilirdi…
Ne, o şahıs mağdur olurdu, ne de biz de böyle bir çirkin karalamayla karşı karşıya kalmış olurduk.
….
Şahsın sıkıntısı ne reklamın yayınlanmaması nede faturanın kesilmemesi meselesi değil…
Mesele derinmiş… Ne tesadüf değil mi… .
Bazı yandaş yerel medya ve kalemlerin sorgulanmaya başlandığı şu günlerde düğmeye basılması…
4 yıldır gündeme gelmeyen, iki kişi arasında olan ticari bir ilişkinin ısıtılıp, 4 yıl sonra hiç alakası olmayan kişi tarafından yandaş tarafların ve kalemlerin eleştirildiği bir dönemde farklı bir mecraya çekilerek servis edilmesi.
Sizce, kafalarda soru işaretleri oluşturmuyor mu?
Çamur at izi kalsın misali…
Aslında gündeme getirilmeye çalışılan çirkin girişimin temel gerekçesi, kendisinin canciğer olduğu (Kendisine mübarek olsunlar) yandaşlarının yıkılan veya yıkılacak olan prestijini kurtarma yönelik düzenlenen bir senaryodur.
Yapılmak istenen konu ile alakası olmayan kişiyi kullanarak şahsımın itibarını yıpratılmaya çalışılmasıdır.
Bu tarz girişimler bizi yıldırmayacağı gibi, buna benzer ileride uygulamaya konulacak çirkin girişimler yandaş kalem ve medyanın gerçek yüzlerinin kamuoyu tarafından öğrenilmesine engel olamayacaktır.
Ellerinde çok güvendikleri bir atımlık barutları vardı, onu da kullandılar.
Ne kadar etki etti… (TIIIINNNNN)
…..
Daha fazla uzatmayacağım…
Hayat bize bir tecrübeyi daha öğretti.
Hakiki dostlar, o şahsa fazla güvenilmez, arkadaşlık yapma diyenlerin, haklı çıkmamasını isterdim, maalesef haklı çıktılar.
Mevlan Celaleddin-i Rumi’nin bir sözü olan;
"Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok. Nice elbiseler gördüm içinde insan yok" demişti...
Yaşatılanlara bir tek sözümüz olur
Kendisine yakışanı yapmış deriz…
Atasözümüz olan ”İnsanoğlu çiğ süt emmiş” sözü ile noktalar.
Güleeerrrr geçerizzzzz….