Türkiyemiz deprem kuşağı bölgesinde olan bir ülke…
Ülkemiz, Batısı-Doğusu, Kuzeyi-Güneyi ile birçok ilin deprem bölgesi kuşağında olması depremle yaşama gerçeğini kabullenmek zorunda olacağımızı gösterdi.
Bölgemizde en önemli 2004 yılında Bingöl’de 6.4 şiddetindeki deprem, 2011 yılında Van’da yaşanan 7,2 şiddetindeki depremler bizimde depremle yüzleşebileceğimizi hatırlatmıştı.
Çevre illerde yaşanan şiddetli depremler bize ders ve mesaj vermesine rağmen yıllar geçmesine rağmen tedbir almakta ihmalkar davrandık.
24 Ocak tarihinde yaşadığımız 6.8 şiddetindeki depremle hazırlıksız yakalandık
Tek tesellimiz yaşanan depremde can kaybının diğer illerdeki gibi yüksek olmamasıydı.
…..
Yaşadığımız depremde can kayıplarının az olması ile biz teselli olurken, aslında 6.8 şiddetinde depremin İlimize köklü bir “deprem” yaşattığını, depremin “şoku” atlattıktan sonra fark ettik.
20 bine yakın konut ve iş yerlerinin oturamaz hale gelmesinin yanında ekonomimizde de deprem yaşanmasına neden olmuştu.
…..
Öyle ki, İstatistikler bile depremin ekonomideki şiddetini yansıtıyordu.
Elazığ SGK İl Müdürlüğü verilerine göre 2019 yılı Aralık ayında kayıtlı iş yeri sayısı 7841 adet sektörde çalışan istihdam sayısı 50.077 iken,
2020 Ocak ayı yaşanan deprem sonucunda iş yeri sayısı 4844 adet inmiş, istihdam sayısı ise 34.837 e düşmüştü.
Yani deprem sonrası %38.3 oranla 2997 işyeri kapanmış, istihdamda ise yüzde %30.4’le 15240 kişi işlerini kayıp etmişti.
Yine istatistiklerde deprem sürecinde Kredi Garanti Fonunda 12 bin civarında işletme kredi desteği talebinde bulunurken 4300’e yakın esnaf faydalanmış, geriye kalan diğer işletmelerinde desteklerden faydalanması için yardım beklediği gösteriyordu.
Ankette iş dünyasına %88.2 lik kesim deprem sonrası işletmelerin öncelikli ihtiyacı olarak nakit akışı ifade etmiş olmasına rağmen AFAD tarafından 461 esnafa 1.152.500.00 Tl destek verilmesine rağmen yaraya merhem olmamıştı.
Barınma sorunun yanında ekonomik bir darboğaz girdabına giren İlimiz depremin yarattığı travmayı nasıl atlatacaktı?
İlk etapta insanlar konutlarını ve işyerlerine nasıl sahip olunacak diye kapı kapı dolaşıp çare ararken iş dünyası ve küçük esnaf çarklarını döndürmenin arayışına girmişti.
…..
Elazığ depremi ucuz atlatırken, ekonomik anlamda yaşadığı “deprem” ekonomik hayatı durma noktasına getirmişti.
Yaşanan depremin şokunu kredilerle iş dünyası ve küçük esnaf atlatmaya çalışırken ülkeyi ve ilimizi vuran “pandemi” ile ikinci kez darbe yedi.
Depremde kullanılan kredilerde ayakta kalmaya planlayan küçük esnaf ve iş dünyası pandemi ile sektörde sıkıntıları daha ağırlaştırdı.
İş hacimlerinde yaşanılan ticari kayıplar kredilerin geri ödemelerinde zorluklar yaşanmasına faizsiz kredilerin faizliye dönmesine neden oldu.
Kısaca… Depremde esnaflar kullandıkları krediler ile ayakta kalmak isterken pandemi ile daha da kötü duruma düşmüştü…
…..
İş dünyası ve küçük esnaf ticari kayıplarla ayakta kalmak için bir yıldır mücadelesini verirken geri ödemelerden kaynaklanan yükün üzerinden kalkması için kredilerin bir yıl ertelenmesini beklentisi içerisinde girmişti.
Bu konuda yapılan çağrılar, açıklamalar ve taleplerin karşılık bulmaması hayal kırıklığı yaratırken gözleri ilimizi ziyaret edecek Cumhurbaşkanının ziyaretinde çevrilmişti.
Sayın Cumhurbaşkanının ziyarette deprem ve pandemi nedeniyle üst üste darbe yiyen Elazığ’a bir ayrıcalık ve müjde verecek miydi?
Diye; bir beklenti ve umut oluşmasına neden olmuştu.
Ziyaret öncesi yapılan açıklamalarda Sayın Cumhurbaşkanının müjde vereceği ifade ediliyordu.
Ancak, Cumhurbaşkanının açıklamaları esnaf ve iş dünyasının beklentilerine yönelik olmaması hayal kırıklığı yaşattı
Ve… Esnaf yine iş yerlerinin Kirasını, SGK’sını, Vergisini, Elektrik ve Doğalgaz gibi giderle baş başa kaldı.
Yine, Esnaf çaresiz, esnaf sahipsiz bırakılmıştır…
Sanki “altta kalanın canı "mı" çıksın” misali….