Yüz yılın seçimi olarak değerlendirilen bu seçimde siyasi partiler listelerini kuvvetli ve kamuoyunun tercih ettiği isimlere yer verileceği görülüyor.
…..
Bu listeler oluşturulurken nasıl bir kriter aranacak.
Orası önemli…
20 Yıllık Ak Parti iktidarı, bu dönemde geçmiş dönemlerdeki gibi rahat değil.
Geçmiş yıllarda kamuoyunun istediği isimler hep elinin tersi ile itenler bugün o isimlere muhtaç olmuşlar.
Bu sadece iktidar için değil muhalefet içinde aynı görünüyor.
İktidar düşen oy potansiyellerini eski seviyelere çıkartmak veya korumak için “tabiri caizse postu kurtarmak” için bazı isimlere teklif götürerek listede yer verecek gibi görülüyor.
Hedef oy kaybını önlemek…
Adayların hangi hizmetleri sunacağını düşünen var mı?
O muamma…
Millet ittifakında ise durum pek farklı değil…
Onlarda listelerinde seçimi kazanmak için adaylarını ciddi bir elemeden geçirerek belirleyecekler.
Bu dönem, geçmiş dönemdeki gibi liste ittifakı olur mu.
Daha belli değil.
Millet ittifakındaki siyasi partilerde Cumhur ittifakındaki partiler gibi listelerinde kamuoyu tarafından sevilen isimlere yer verecek gibi görülüyor.
…..
Siyasi partiler listelerini nasıl oluştururlarsa oluştursunlar, seçmen olarak bu yüzyılın seçiminde nasıl hazırlanıyoruz.
Adaylarda nasıl bir kriter arıyoruz.
Onu biliyor muyuz?
Veya farkında mıyız?
Geçmişten ders çıkararak, bu defa oylarımızı kullanırken yaşadığımız önce şehir düşünerek sonra kendi geleceğimiz için daha dikkatli kararlar verebilecek miyiz?
Yoksa yine genel merkezin tayin edeceği isimlere mi biat edip tercihimi bu yönde mi kullanacağız.
….
Yıllardır hep “Sahipsiz Elazığ” olarak gördüğümüz ve söylendiğimiz bu şehri sahiplenecek isimlere bu defa teslim etmeliyiz.
Aslında şehrin sahipsizliğini yıllardır, biz kendi elimizle oluşturduğunun bir türlü farkına varamıyoruz…
Hep küçük hesaplarla, seçtiğimiz yetersiz temsilcilerin ortaya koyduğu düşük performans sayesinde “Sahip Elazığ” ortamını yarattık.
Bir türlü farkına varamadık… O insanları seçen biziz.
Bir türlü farkına varamadık… O insanların yetersiz kalacaklarını.
Neden… Çünkü hep hissi davrandık.
Ondan sonrada söylemlerimizle dillendirdik durduk.
Ama fayda etmedi.
…..
Yıllarca seçmenin gösterdiği hoşgörüyü onlarda hoyratça kullanarak seçmenin nabzına göre şerbet vererek yılları heba ettiler.
Olan bu şehre, olan bu şehirde yaşayanlara oldu.
…..
Şimdi bir fırsat daha doğdu.
Artık; “Sahipsiz Elazığ” olmasını istemiyorsak, bu defa dikkatli ve seçici hareket etmek zorundayız.
Hislerimizi bir kenara bırakarak…
Mantığımızla değerlendirip tercihlerimizi ona göre belirlemeliyiz.
Elazığ’ı bilmeyen, yıllarca partisine hizmet etmeyen, Elazığ’ın derdi ile dertlenmeyen dışardan devşirme adaylarla değil…
Bizim dertlerimizle dertlenecek, sermayenin gücü ile yukardan bakan bir anlayışı göstermeyecek, bürokrat zihniyeti ile seçmeni azarlamayacak, seçmeni dinleyecek, seçildiğinde bir dönem sonrayı düşünmeden şehrin ve halkın sorunlara sahip çıkacak, dillendirecek, yeri geldiğinde kendini feda etmesini bilecek baba giyit adayları tercih etmemiz gerekecek.
Bu hangi partiden olur, onu bilemem.
Bu yazıyı yazdığımızda daha listeler belirlenmemiş olacak.
Ancak… Siyasi partilerin listelerine baktığımızda bu cesareti ve ilkeleri yürütecek az da olsa isimlerin olduğunu görüyoruz.
Bize dayatılan değil, bizim istediğimiz, bizden olanlara destek vermemizin zamanıdır.
Biz dayatılanı kabul etmeyerek, elimizin tersi itme zamandır.
Dayatanlara bir ders verme zamanıdır.
Türkiye olarak Yeni yüzyılda hazırlanırken, şehir olarak yeni yüzyıla hazırlanmamız gerekecek.
Bu şehirde yaşayan bireyler olarak 14 Mayısta hislerimizi değil, mantığımızı ön planda tutarak hareket ederek kazanan bu defa biz olmalıyız