Yaşadığımız 6.8 şiddetindeki depremden sonra yaralar sarılmaya devam ediyor.
İlimizin bir deprem bölgesi olduğu yıllardır bilinmesine rağmen ne yazık ki, rant hesapları deprem gerçeği ile bir türlü yüzleşmemizi sağlamamıştı
6.8 şiddetindeki yaşamamıza rağmen depremin bizi adam etmediği görülüyor…
…..
24 Ocak tarihinde yaşanılan depremden sonra insanların normal hayata dönülmesi için bir dizi tedbirler alınmaya başlandı.
Mahallelere kurulan çadırlarda mağdur olan insanların hayatlarını devam ettirmeleri için yardımlar yapılmaya başlandı.
Yalnız yapılan yardımlar aradan 20 gün aşan bir süre geçmesine rağmen bir düzene oturtulmadığına şahit oluyoruz.
İlk gün 29 Ocak tarihinde yazdığım yazıdan sonra 16 Şubatta yeniden bir çadırları gezeyim dedim. Çadırlardan yaşayanların ifadeleri ile muhtarlıkların açıklamalarında farklılıklar görüyorum.
Çadırlarda bazı aileler özellikle soğuk kış günlerinde giyim, yakacak ve gıda malzemeleri(gıda çekleri) gibi yardımların çadırda yaşayan mağdur ailelere verilmediğini vurguluyorlar.
Muhtarların kurumlar ve özel firmalar tarafından gönderilen yardımların kendine yakın ailelere dağıtıldığı iddiaları yoğunluk teşkil ediyor.
Muhtarlarla görüştüğümüzde bazı ailelerin çadırları sırf yardımlardan faydalanmak için kullandıklarını ifade ediyorlar.
Bu çelişkilerin yaşanmaması için özellikle AFAD ve Kızılay’ın koordinesindeki sorunları ortadan kaldırması gerekiyordu.
Hala 20 günü aşan bir sürede rayına oturtulmamışsa ve yardımları fırsatçılık yaparak birileri kendi menfaatleri konusunda değerlendirme zemini buluyorsa bu işi yönetenlerin pek de yeterli olmadığını gösteriyor
Elazığ da AFAD’ın bu konu da sınıfta kalmıştır. Bunu söylemeden de geçemeyeceğim.
…..
Hani bir Atasözü var. “Kör istedi bir göz, Allah verdi iki göz”
Depremi fırsata çevirelim demek şehri doğru planlamaktır. Önerileri dikkate almaktır. Bunları en iyi bilen buradaki insanlarıdır.
Depremi bahane ederek düşünülmeyen veya yapılması güç olan planlamaları da aradan çıkarmak gibi fırsatçılığında hayata geçirilmesi ileride sıkıntılı süreçlerin yaşanmasına neden olacaktır.
Örnek mi?
Öğretmenler evinin yıkılması gibi…
Öğretmenler evine ek olarak yapılan konaklama yerlerinin depremden zarar görmesini fırsat bilerek Öğretmenleri evinin tamamının yıkılması düşüncesi bence yanlış olur.
İlimizde geçmiş tarihimizdeki izlerin çok az bulunduğu yapılar bulunurken, böyle nadir binaları korumak yerine deprem bahanesi fırsattan istifade ile heba edersek çok yazık olacak.
İkincisi Üniversite arazisinin deprem nedeniyle İmara açılması hadisesi…
Bu konu da yeniden konuşulmaya başlandı.
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda Ticaret Borsasında Bakan Kurum ile Rektör Demirbağ arasında tatsız bir olay yaşanmıştı.
Bu olaydan sonra Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Demirbağ’ a ambargo konulduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.
Toplantılara dahil edilmediği, ETSO gibi dışlanmaya çalışıldığı konuşuluyor.
Bu çok yanlış bir davranış biçimidir.
Şimdi bunun hesabını sormak…
Zamanı değildir. Size göre yanlış fikirler öne sürmüş olabilirler.
Bunun hesabını İlimizin eğitim alanında gelişmesine set vuracak arazinin bir kısmının elinden alınarak İmara açılması düşüncesi ile cezalandırmak çok yanlış yöntemle cezalandırmak ne kadar doğru dur?
Bu düşünceden vazgeçmek gerekir.
Deprem cezalandırma aracı olamaz…
Biz buradan hatırlatalım dedik.
…..
Öte yandan İmar konusuna da değinelim.
Elazığ da yıkılan binalara baktığımız da 5 ila 8 arasında olduğunu görürsünüz
Şimdi şehir merkezini 4 ve 5 kata indirgeyerek bazı aileleri mağdur etmek ne kadar doğru olur bilemem.
Biz, 2016 yılında yeni imar revizyonunda 14 katlara müsaade eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır.
Şimdi de kalkıp 4 veya 5 kata neden mahkûm edilmek istenmektedir.
8 katlı güçlü yapılarla hem binalar yenilenmiş olur, hem de aileler mağduriyet yaşamaz.
Aklın yolu birdir. Öneriler dikkate alınmalıdır.
Aceleye getirilmemelidir.
Benim dediğim olacak anlayışından terk edilmelidir.
14 Kata da yanlış deniliyordu. Dinlenilmedi
Peki siz beğendiğiniz fikirleri gücünüz var diye cezalandırıyorsunuz.
Elazığ’ın silüetini bozan yapılara izin verdiğinizde ilin deprem bölgesi olduğunu yeni fark ettiniz…
Gerçek ortada….
…..
Son olarak gördüğümüz bir eksikliği dile getireyim…
Bakanlar Elazığ’a yorganlarını atmış, İli yeniden İmar edelim diye çalışıyorlarmış.
Kamuoyunda böyle bir hava olmasına rağmen İnsanların kafası karışık…
Netleşmeyen birçok sorunun yanıtını vatandaş almış değil…
Yanıtı alınamadığı için kamuoyunda fısıltıların artmasına da zemin hazırlıyor
Çalışmaları sınırlı bir şekilde basına kapalı tutmak ne kadar doğru?
Vatandaşlar, yöneticilerden sağlık bilgiler alamadıkları için bazı medyada görev yapan arkadaşlarımızı arayarak soruların yanıtı bulmaya çalışıyorlar.
Medya mensupları basın toplantılarına alınmıyor. Alındığı zamanda soru sorulmasına müsaade edilmiyor.
Bakın bu çok yanlış davranış, Milletvekilleri programlara çıkmasına rağmen hala halkın kafasındaki sorular karşılığını bulamıyorsa…
Bu işte bir yanlışlık var.
Bugün Bakanlar buradalar yarın gittikleri de ne olacak, hiç düşünülüyor mu?
Bizden… Şimdilik bu kadar
Biz hatırlatma görevimizi yapalım dedik.
Gerisi size kalmış….