1967 yılında kurulan Bordo Beyazlı kulüp, zaman zaman elde ettiği başarılarıyla ve futbol geçmişi ile Doğu Anadolu’da örnek gösterilirken şimdilerde üçünü lige düşmenin eşiğinde…
Son haftalarda aldığı mağlubiyetlerle düşme potasına giren Elazığspor’a yazık olacak.
…..
Elazığspor’un durumu şehrin içerisinde bulunduğu “sahipsizliğin” yansımasının bir örneğidir.
Bizim durumumuzla aynı olan illerdeki futbol kulüplerine gösterilen yaklaşımı Elazığspor karşı göremiyoruz.
Kaçamak destekler ve samimi olmayan destek açıklamalarla, yapılan göstermelik yaklaşımlardan sonra sonuç olarak gelinen son nokta bu oldu…
…..
Elazığspor’un bu günlere gelmesinde tek taraflı suçlu aramamak gerekir. Bu sorumlulukta hem yönetim hem de şehrin yönetenlerin sorumluluğu vardır.
Bu hazin sürecin en büyük sorumlularının başında kulübü yönetenler gelir.
Görev yaptıkları dönemler içerisinde sınırsız sağlanan desteklere rağmen fütursuzca gerçekleştirilen transferler, iyi planlanamayan bir yönetim anlayışı gelinen sonucu etkileyen en büyük nedendir...
Bir dönem kulübün başarısından payı olduğu ile övünmek yeterli değildir. Aynı başarıyı sağladığını düşünenlerin takıma verdikleri zararı görmemeleri insanı şaşırtmıyor değil…
Buna rağmen kulübü bu hale getirenlerden biri olan bu günkü yönetimin aynı fütursuzlukla takımı kurtaracağım mantığı ile ısrarla takımın yönetimde kalma isteği hem şehre hem de 53 yılık mazisi olan kulübe zarar vermektedir.
Her alanda desteğini kaybetmiş yönetimin “ısrarla parayı verin ben daha iyi yönetirim” anlayışının devam ettirmesi takımı düşme potasına getirmiştir.
Mevut yönetimin “ben bırakırsam takım dağılır anlayışını” sürdürmesi kulübe zarar vermektedir.
…..
Gelelim… Elazığspor’u bu duruma sevk eden ikinci sorumlulara….
Elazığspor son on beş yılda sahipsiz kalmıştır.
Bunda hem Siyasilerin hem de Belediye Başkanlarının kulübün başarısına müdahil olmamaları kulübün bu hale gelmesinde önemli faktörden biridir.
“Ver kurtul mantığı” takıma sahip çıkılmış gibi görününse de aslında Elazığspor’a vurulmuş en büyük darbedir.
Elazığspor’a verilenin hiçbir zaman hesabını sorulmadığı, sadece başarısında nimetlenmeye çalışılan yaklaşım tarzı ve kötü gününde ise yalnız bırakılan bir kulüp durumunda olması kötü gidişin sürecini hızlandırmıştır.
….
Elazığspor bu durumda nasıl kurutulur diye irdelediğimizde iki tarihi fırsatı kaçırdığını görüyoruz.
Birincisi bir önceki Belediye döneminde sağlanan desteklerin bilinçsiz ve fütursuzca kullanılması...
İkincisi ise 24 Ocak depreminde Elazığspor için sağlanamayan destek imkanları.
Bu günkü Belediye yönetiminin Elazığspor’un geçmiş bir önceki dönemde yarattığı yansımalarının kendisini de etkileyeceği endişesi sporun içerisinde gelen biri olmasına rağmen geri durmasına neden olmuştur
Elazığspor için 1994-2004 dönemlerde görev yapan Belediye Başkanı gibi cesaret gösterip sahiplenememesi ŞEHR-ÜL EMİN olma vasfını yetersizliği olsa gerek fırsatın kaçmasına neden olmuştur. Göreve geldiği günden itibaren sadece Kulüp tesisleri ve Atatürk Stadyum’un ödenmeyen yaklaşık 1 Milyon TL’lik elektrik borcunu 400 Bin TL’ye düşürdü ve ödemesini gerçekleştirmesi,
‘Tam Zamanı Şimdi’ sloganıyla başlatılan forma kampanyasıyla birlikte Kulübe yaklaşık 2 Milyon TL nakit girişi sağlanmasına öncülük etmesi,
Maaş alamayan kulüp personellerini Belediye bünyesine alarak düzenli maaş ödenmesini sağlaması,
Her Belediye Başkanının yaptığı gibi kulübün iaşe giderlerini karşılamaya çalışması,
Sezon başı kulübün kamp masraflarını karşılaması, sezon başından beri kulübün deplasman masraflarını karşılanmasına yardımcı olması…
Şu andaki Elazığspor için önem teşkil etmesine rağmen bunu geçmiş dönemlerdeki Başkanlarında yapmış olması bir lütuf değil, ŞEHR-ÜL EMİN olmanın gereğidir.
24 Ocak tarihi fırsat olmasına rağmen Siyasi erklerle birlikte ŞEHR-ÜL EMİN olmanın gerektirdiği adımları atmakta yetersiz kalmış, deprem sürecinin iyi yönetememesi nedeniyle elde edilecek kaynakların Elazığspor yerine başka kesimlere aktarılmasının önüne geçilmesi engellenememiştir.
Aslında deprem sürecindeki fırsatlar iyi organize edilebilseydi, bugün Elazığspor’un mali sorunun kalmayacağı gibi takımın ikinci ligde kalması sağlanabilecekti.
Beceriksizlik, vizyon eksikliği bu şehrin kaderi olduğu gibi Elazığspor’un da kaderi olmuştur.
Bundan sonra nasıl hesaplar nasıl yapılıyor.
Elazığspor daha nasıl bir süreç yaşayacak…
Bunu zaman gösterecek.
Görünürken herkes kendine göre bir hesap planı içerisinde, acil bir çözüm bulunmaz ise şartlarda böyle devam ederse Elazığpor’a yazık olacak…