Geçtiğimiz günlerde yazar Dr. İrfan Sönmez’in yeni yazdığı ve piyasada yer alan “Oslo’dan Habur’a terör baronlarının savaşı “KAYIP BARIŞ” kitabının tanıtım toplantısında katıldık.
Dr. Sönmez, Avukat kimliğinin yanında son yıllarda yazdığı kitaplarla dikkat çeken bir isim. Hukuk alanında verdiği hizmetin yanında araştırmacı kimliği ile yazdığı kitaplarda ele aldığı konuları kamuoyunu aktarması çok önemli.
Kitaplarını yazmaya karar verdiğinde kendisinde oluşan temel felsefenin “Bu ülkenin bekçisi olmayı, bu ülkeyi tehdit edecek düşüncelere karşı bu ülkenin gümrüğünde duran bir vatansever gibi hareket etmeyi düşünerek kitap yazama kararı yazdığı kitaplarda ele aldığı konularla da o ilkelere ne kadar değer verdiğini de gösteriyor.
…..
Sönmez konuşmasının bir bölümünde sadece yazarların, aydınların bu ülkenin bekçisi değil her basın mensubu da kıblesini kaybetmemişse eğer vatansızlaşmamışsa, eğer coğrafyasını kaybetmemişse, şehrinin ülkesinin şehrinin bayrağının bir nevi bekçisidir. Bir ülke en çok kalemle korunur vurgusu dikkat çekiciydi..
....
Dr. Sönmez’in bu önemli ifadeleri sonrası İlimizde bu duyguları ve ilkeleri taşıyan, kıblesini kaybetmemiş, şehrinin her türlü yanlışlığını mücadelesini yapacak doğruları konuşacak ve bekçiliğini yapacak kaç basın mensubu var diye düşünmeden edemedim.
Böyle düşünen bir medya Elazığ’da olsaydı.
Acaba… Elazığ gerçekten DOĞU’NUN PARİS olabilir miydi?
Böyle düşünen bir medya Elazığ’da olsaydı.
Elazığ yirmi yılda yakalayamadığı fırsatları geçmiş yıllarda da yakalayabilir miydi?
Böyle düşünen bir medya Elazığ’da olsaydı.
Bölgenin geçmişte ekonomisi, kültürü, şehirleşmesi, vs. gibi alanlarda gıpta ile bakılan bir şehri geri kalabilir miydi?
Kıblesini kaybetmeyen şehrin bekçiliğini yapan medya bunları başarır diye düşünmeden edemedim.
…..
Bir yandan bunları düşünürken bir yandan şu anki halimiz aklıma geldi.
Onları düşünmeye başladım.
Biz neden bu hale geldik diye.
Baksanıza halimize;
Belediyeden medya ve tanıtım adı altında aydı 12 bin Tl alarak beslenen medyanın kıblesini kaybetmemesi mümkün mü?
Belediyeden işletmesine ucuz yolu arazi kapatmaya çalışan medyanın kıblesini kaybetmemesi mümkün mü?
Belediyeye eleştirenlere karşı belediye adına kalemşörlüğe soyunarak kardeşini belediyeye yerleştiren medya kalemşörlerinin kıblesini kaybetmemesi mümkün mü?
Belediyeden beslenerek belediyenin eksikliklerini yazan köşe yazarını korkusunda parasını alamayacak diye üstelik FHG Cemiyeti Başkanı olan sözde duayen gazeteci kisvesi altında medyaya kara bir leke süren bir patronun kıblesini kaybetmemesi mümküm mü?
Gazeteciliği şantaj aracı olarak kullanarak kalemlerini kiraya verip ihale aldıktan sonra tükürüğün yalamayı gelenek haline gazetecilerin kıblesin kaybetmemesi mümkün mü?
Cemiyeti ziyarete gelen Siyasilere, bürokratlara Cemiyeti üyesi Elazığ’ı konuşurken rahatsız olup gelenlerle çiçekten böcekten, havadan sudan konuşun diyen bu ilin en büyük cemiyetinin kıblesini kaybetmemesi mümkün mü?
…..
Dr. Sönmez, bizden öyle bir şey istedi ki;
Birkaç ismin dışında Kıblesini kaybetmeyecek, o şehrin bekçisi olacak. ”BASIN”
Sen büyük bir hayal alemindesin.
Her alanda o kadar cesur ve kıblesini kaybetmeyen bir şehir olsaydık, bugün Elazığ bu hale gelir miydi?
Hani derler ya;
“Ne ekersen onu biçersin…”
Toplum kıblesini kaybettiğinden, bizde ektiğimizi biçiyoruz şimdi.