Aslında köşe yazımda farklı bir konuyu ele alacaktım. Ancak, Elazığspor da yaşanan facia konuyu değiştirdi.
Evet… Elazığ’ın vurdumduymazlığı, insanların hissi yaklaşımları nedeniyle yanlış kararlarla seçtiği yöneticilerin oluşturduğu tablo güzide kulübümüz açısından belki son bir faciasına şahit olduk.
Elazığspor kongresi geçtiğimiz Pazar günü yapıldı.
Kongrede asırlık çınar olarak kabul gören şehrin tanıtımında büyük rolü olan kulübümüzün nasıl sahipsiz olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.
Seçim zamanlarında bordo beyazlı atkılarla görüntü veren siyasilerin, belediye başkanlarının ne kadar samimi oldukları bir kez daha test edildi.
Demek ki; biz buna layıkmışız ki, bunları yaşıyoruz.
…..
Evet dostlar, bu şehir bunları hak ediyor mu?
Ediyor ki, bu tabloyu yaşıyoruz.
Aslında şehir bunları hak etmediği gibi binleri bir araya getiren ve ilin önemli tanıtım aracı olan Elazığspor bu hale getirilmemeliydi.
Gerçekleştirilen kongrede gözler bizim siyasilerimizi, istifa etsin, ben Elazığsporun sahibiyim diyen Belediye Başkanını ve İlin Valisini aradı…
Kulübün bu zor gününde neden yoklardı.
…..
Aynı kaderi paylaşan kulüplerin sahipleri elini taşın altına koyup şehirlerinin kulüplerinin daha iyi yerlere gelmesi için göğsünü siper edenleri görürken,
Neden bizim “Abilerimiz (!), Sahipsiz Elazığ’ın sahipleri (!)”, ağırlıklarını koyup ayağa kaldırmak için kongrede neden yoklardı?
Neden ağırlıklarını hissettirip yeter artık demediler.
Seçim meydanlarında, TV ekranlarında Elazığspor için söyledikleri samimiyet sahte miydi?
Elazığspor için yoksa hiçbir zaman öyle düşünmüyorlar mıydı?
Demek öyleymiş….
O görüntüleri seçmenin gözünü boyayıp koltuğa oturmak için gösterilen birer sahte gülücüklermiş.
O nedenle o görüntüleri vermişler.
…..
Hedefte Selçuk Öztürk var.
Belki takımın bu hale gelmesinde suçlu olarak görüldüğünü kabul edelim.
Kötü ise sizlere adaylarını varsa ben aday olmuyorum dediğinde neden dur denilmedi.
Bizim listemiz var. Kulübü bu hale sen getirdin.
Geri çekil neden demediniz?
Hadi onu demediniz.
Göreve geldikten sonra takım ligden düşme potasında iken neden se de gitme, arkandayız dediniz?
Selçuk Öztürk kadar sizler hiç mi suçluluk duygusu yaşamıyorsunuz?
Pekiii… Kongre öncesi artık bu takım seninle gitmiyor.
Geri dur, Biz alacağız neden demediniz.
Kötü idiyse neden Yanılmaz gibi tavır koyup neden müdahale etmediniz?
Yoksa bunu söyleyecek cesaretiniz, vizyonunuzda bir eksiklik mi hissettiniz?
Yoksa bu iş üzerimize kalırsa depremde, ekonomide altında kaldığımız gibi bununda altında kalırız diyemi korktunuz ?
Tam kendinizi ispatlama zamanı iken ne yazık ki, sporda da sınıfta kaldınız.
Tesis yapmak önemli. Ama o tesislerin için doldurmak, o tesislerde faaliyet gösteren kulüplere sahip çıkmakta önemlidir.
Bunu başaramadıktan sonra neden o koltuklarda bulunuyorsunuz.
…..
Bu yaşananlar bize bir gerçeği yavaş yavaş ortaya koymuştur.
Bizi temsil edenlerin yaşanan sıkıntılarda ne kadar mahir olduklarını (!) göstermiştir.
Elazğspor tarihi bu yaşananları iyi yad etmeyecektir.
Samimiyet, vizyon ve cesaret…
Bunların eksikliği Elazığ’ ve Elazığsporun yaşadığı bu durumun hali olduğu gerçeğini yeniden hatırlatmıştır.
…..
Tablo farklı olabilirdi.
Dezavantajlar, avantaja çevrilebilirdi.
Ama yapılamadı.
Yapılabilmesi içinde bir az önce söylediğim Samimiyet, vizyon ve cesaretin olması gerekmekteydi…
…..
Olsun, bu da böyle olsun.
Zaman her şeyin ilacıdır.
Ama yaşatılan bu tabloya sebep olanlar birazcık “UTANMA” duygusu yaşıyorlar mı bilemem…
Ama ben bir vatandaş olarak “UTANDIM”