Bilindiği gibi Elazığ Valiliği Vali Dr. Ömer Toraman imzasıyla resmi kurumlara 24.01.2023 tarih ve 31530 sayılı yazı göndermiş, kurumlarda tüm personele yazıyı tebliğ etmiş ve bu yazı kamuoyunda tartışmalara neden olmuştu.
Ancak kamuoyunu meşgul eden bu yazı ve beraberindeki tartışmalar her ne kadar kamuoyunda rahatsızlık meydana getirse de öyle anlaşılıyor ki ilgili yazı ile ilgili bir düzeltme ve açıklama yapma gereği duymayan Elazığ Valiliğini rahatsız etmiş görünmüyor demek ki!
Kamuoyunda proje üreten, toplumsal ahlak ve etik değerler üzerine fikir ortaya koyan, toplumun, devletin temel problemleri üzerine kafa yoran ve çözüm üreten, daha açık bir ifadeyle toplumun, devletin aydın ve entelektüel zümresinin önemli bir parçasını oluşturan bu fikir işçisi kamu çalışanlarının susturulmasını, seçim öncesinde seçmen üzerinde oluşabilecek kırılmaları engellemeye yönelik bir adım olarak mı görmek gerekir!!?
Bu yazı ile ilgili Elazığ Valiliğinin bir düzeltme yaparak kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir.
T.C Anayasası ile çerçevesi çizilmiş bir hakkın kullanılmasının Elazığ Valisi Sayın Dr. Ömer TORAMAN imzasıyla kurumlara gönderilen bir yazı ile engellenmeye çalışıldığına kimse inanmak istemiyor.
İlgili yazıyı hazırlayan birim sorumlusu ya yasaları bilmeden bu yazıyı hazırlamış ya da düşünen, fikir üreten, toplumsal meselelere duyarlı, birikimli aydın, entelektüel kamu çalışanlarının 2023 seçimleri öncesinde konuşmasından rahatsızlık duyulduğu için baskıyla bilerek ve isteyerek mi hazırlanmış ve kurumlarına gönderilmiştir!!?
Bu hususla ilgili ilimizde geçmişte bir yerel gazetede köşe yazarlığı yapan ve şu an ulusal haber sitelerinde köşe yazarlığına devam eden Faruk YILDIZ’ın “DEVLET MEMURUNUN GÖRSEL VE YAZILI BASINDA DÜŞÜNCELERİNİ AÇIKLAMAYA DAİR HAKLARI ÜZERİNE” başlıklı yazısı bu konuya dair güzel bir araştırma yazısı olarak göze çarpıyor.
İlgili yazının noktasına virgülüne dokunmadan mevcut konunun daha iyi anlaşılması için yazımın içeriğine alma gereği duydum.
Kendisi de bu yazının yazıldığı tarihte böyle bir sorunla yüzleşen Faruk YILDIZ’ın ilgili yazısı aynen şöyle;
“Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile ilgili toplumumuzda ne yazık ki araştırmadan, sorgulamadan bir hüküm verme gibi kanaatler hâkimdir. Oysaki devletin, toplumun ve bireyin her yönüyle bütün hak, görev ve sorumluluklarının açık bir şekilde ifade edildiği T.C Anayasası’nın İfade Özgürlüğü başlıklı 26. maddesi aynen şöyle der:
İFADE HÜRRİYETİ-Madde 26: Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hürriyetine sahiptir.
Bu hürriyet, resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir alma ya da verme serbestliğini de kapsar.
Peki, kişi devlet memuru ise bu hakkını nasıl kullanacak?
Ya da Memurun Basına Açıklama Yapmasının Kapsamı Nedir?
Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun devlet memurlarının ödev ve sorumluluklarının açıklandığı 2. Bölümde yer alan basına bilgi veya demeç verme başlıklı 15. maddesinde “Devlet Memurları, kamu görevleri hakkında basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç veremezler. Bu konuda gerekli bilgi ancak bakanın yetkili kılacağı görevli illerde valiler veya yetkili kılacağı görevli tarafından verilebilir” hükmü yer almaktadır. İlgili maddeden de anlaşılacağı üzere devlet memurlarının yürütmüş oldukları kamu görevleri ile alakalı basına bilgi vermeleri yetkili amirlerden izin almalarına bağlanmıştır. İlgili kanunun 15. maddesinde yer alan hususlara aykırı hareket eden memurlara ise yine aynı kanunun 125. maddesinin (m) bendinde , “Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek…” fiili kınama cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.
Ancak devlet memuru olarak görev yapanların basına vermiş olduğu her demeç yasak kapsamında mıdır? Devlet memuru basına yapacağı her açıklama için kurumundan veya amirinden izin almak zorunda mıdır?
Konuya ilişkin olarak Danıştay Başkanlığı 12. Dairesinin 2013/4 Esas ve 2016/2974 karar no’lu kararında memurların basına bilgi vermesinin sınırlarını ve kapsamını belirleyen örnek bir karar verilmiştir. İlgili karar incelendiğinde devlet memuru olanların basına hangi konularda bilgi verebileceği hangi konularda bilgi veremeyeceği hususunda gerekli açıklamalar yapılmıştır.
İlgili karara göre;
-Devlet memuru olarak görev yapanların kamu görevleri ile alakalı olarak basına verecek oldukları bilgilerde kurumlarından veya amirlerinden izin almaları gerektiği,
-Devlet memuru olarak yapmış olduğu kamu görevi ile alakalı olmayan konularda demeç veren memurun kurumundan izin almasına gerek olmadığı,
Bu teknik bilgilendirmeden yola çıkarak açık yüreklilikle şunu ifade edebiliriz.
Türkiye 2002 yılı öncesi Türkiye’sinin çağdışı, yasak ve baskı içeren bazı kanun, yönetmelik ve anlayışları değiştirerek düşünce özgürlüğü alanını genişleten adımlar atmıştır. 28 Şubat’ın yarattığı karanlık Türkiye’den bugün düşüncenin özgürce ifade edildiği bir Türkiye’ye gelmiş bulunuyoruz. Ancak hala o karanlık zihniyetlerin tortuları zaman zaman hortlatılmak istense de bu hususta Sayın Cumhurbaşkanımızın ve 2002 sonrası Türkiye’sinin kazanımları tartışılmazdır.”
Evet, yazıda ilgili konuya dair gerekli hukuki dayanaklar gayet açık bir şekilde ifade edilmiş. Ulusal basında tartışma konusu olmadan Elazığ Valiliği tarafından kurumlara gönderilen ilgili yazıya dair gerekli düzeltme yapılarak kamuoyundaki tartışmalar sonlandırılmalıdır.
Kamuoyu Elazığ Valiliğinden ve Elazığ Valisi Sayın Dr. Ömer Toraman’dan konu ile ilgili açıklama bekliyor.