• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Gündem
  • Siyaset
  • Ekonomi-STK
  • Kültür - Sanat/Eğitim
  • Emniyet-Adliye
  • Sağlık - Yaşam
  • Spor
  • Manşet
  • Video Galeri Yazarlar
  • Ara
SON DAKİKA:
01:22
Ercan: Palu kaderine terk ediliyor
01:09
Genç Boksörümüz Aygül Özdemir'den bronz madalya
Video Galeri Yazarlar
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. DR.HASAN YAĞAR
  3. ATATÜRK VE 1932 RAMAZANI
Yayınlanma: 02 Eylül 2024 - 22:12

ATATÜRK VE 1932 RAMAZANI

02 Eylül 2024 - 22:12
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Dinle
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
DR.HASAN YAĞAR
DR.HASAN YAĞAR

Başlıkta yer vererek aşağıda izah edeceğimiz bu husus, Atatürk’ü seven veya

sevmeyen birçok insanın aşinası olmadığı bir konudur. Zira anlatıla gelen Atatürk

gerçek Atatürk olmayıp, kimileri paravan etmek istediği için; kimileri de buğzettikleri

için kendilerine göre bir hayali Atatürk oluşturmuşlardır. İşte bu konuya sırf bu sebeple

değinmeye çalışacağız. Yani bir yanlışı naçizane olarak düzeltmeye çalışacağız.

Çünkü bu yanlış sebebiyle, araştırma imkânı olmayan büyük bir çoğunluk maalesef

Atatürk’ü din aleyhtarı olarak kabul etmektedir. Kanaatimce Atatürk ve onun eserleri

ve cefadan başka kendisine bir şey vermeyen ve çoklukla cephelerde geçen kısacık

ömrü hakkında bilgi sahibi olan bizlerin bu tür konuları dile getirmesi bir vefadan öte

bir görev olduğu kanaatini taşımaktayım.

Atatürk cidden bir mana adamıydı. Bunun için de en son İlahî Mesajın (Kur’ân)

biz muhatapları için anladığımız dile çevrilmesi, O’nun belli başlı projeleri arasında

yer almıştır.

Gerçekten, inanmaya başladığı ilk günden bu güne vatandaş İlahî Mesaj’ın

anlamını bilemediği için, hurafecinin, softanın, muskacının ve dahi şucunun bucunun

elinde oyuncak olmuştur. Esefle söyleyelim ki bu gün daha iyi bir noktada olduğumuzu

söylemek pek mümkün değil.

İşte toplumu bu badireden kurtarmak isteyen Atatürk, öncelikli olarak Kur’ân’ın

toplumun diline çevrilmesini hedeflemiştir. Fakat felek çok erkenden dalına bindiği

için bunun semeresini pek göremeden terk-i hayat ederek rahmet-i Rahman’a iltica

etmiştir.

Bu hedef hakkında Falih Rıfkı Atay’ın İstanbul 1966 baskılı “Atatürkçülük nedir”

adlı eserinin 47 ve 48. Sayfasından bir alıntı yapmak istiyoruz:

“Mustafa Kemal Atatürk’ün son dileği, Ezan’dan başka ibadetleri de Türkçe

yaptırmak ve Türk kafasını Arap kafası köleliğinden kurtarmaktı. Türk Ocağı’na gittiğimiz

gün, Kur’ân’ı Türkçeye çevirmek konusunu açtı idi. Orada bulunan Kazım

Karabekir şöyle dedi:

- Kur’ân-ı Azîmüşşan Türkçeye çevrilemez, Paşa hazretleri!

- Niçin çevrilemez efendim? Bu sözünüz, “Kur’ân’ın manası yoktur!” demektir.

- Hayır, efendim ama mesela elif-lâm-mim’…ne diyeceğiz buna?

- Ne demektir elif-lâm-mim’?!

- Meçhul efendim…

- Öyle ise karşısına bir nokta koyar, çevirmeye devam edersiniz.”

Gerçekten toplumumuz din dili olarak dayatılan Arapçaya vakıf olamadığı için

iki arada bir derede kala gelmiştir. Bırakınız Kur’ân’ı; maalesef yakarış demek olan

dualar dahi halkın bilmediği bir dille yani Arapça ile yapılmaktadır. Bu da halkın İlahî

Mesaj yerine, kim ve neyin nesi olduğu belli olmayan birilerinin peşine takılmasına

sebep olmuştur, olmaktadır. Hâlbuki Hz. Kur’ân özellikle kendisinin “tedebbür suretiyle”

yani anlayarak ve çıkarımlar yaparak okunmasını âmirdir. Ama buna rağmen

bu yolda sarf-ı mesai edenler - her ne hikmetse- ille de Arapça okumayı istemekteler.

Anlayan varsa beri gelsin. Oysa güzide bir sahabe olan İranlı Selman (Selman-ı Farısî)

kendi öz toplumunun Kur’ân’ı Farsça okumak istediklerini Hz. Resul’e ilettiğinde

sevinç dolu bir “Tabi ki!” cevabı almıştır. Vay başımıza gelenler. Nereden nereye

geldiğimizi görebiliyor musunuz?!

Şimdi Atatürk’ün başlıkta yer verdiğimiz 1932 yılı Ramazan ayındaki faaliyetine

gelelim: 09 Ocak1932’den 07Şubat 1932 tarihine kadar devam eden bir aylık

zaman dilimi (Ramazan 1350), Cumhuriyet devrinin en önemli inkılâplarından birine

sahne olmuştur. Zira Tanzimat’ın ilanından itibaren cılız bir şekilde başlayarak II.

Meşrutiyet’le birlikte yükselme kaydedip, Cumhuriyet’in ilanını müteakip gerekli tüm

hazırlıkları tamamlanmak suretiyle devamındaki yıllarda peyderpey hayata geçirilen

“İslâm’ın Türkçeleştirilmesi Projesi” 1932 Ramazan’ında olgunlaşma noktasına

ulaşmıştır.1

Bu projenin hayata geçirilmesi için Dolmabahçe Sarayı’nda bir toplantı yapmaya

karar verilir. Toplantının değişmez ismi, dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit

Galip’tir. Bu zat, verilen talimat üzerine bu toplantıdan önce hazırladığı ve Atatürk’ün

de üzerinde düzeltmeler yaptığı bir çalışması ile konuyu gündeme taşımıştır. Yapılan

toplantılarda bu yenileme hareketinin, okullara yansıtılması ikinci plana itilerek

camilerdeki faaliyetlerin ıslahı ile uygulamaya konulduğu anlaşılmaktadır. Burada

Atatürk’ün temel düşüncesi; Arap diline ve ilmine vakıf olan hocaların varlığı, halkın

bunlardan yeteri kadar faydalanamadığı ve gelecekte de faydalanamayacağı noktasında

yoğunlaşmış gözükmektedir. Çünkü herkesin Arapça bilmesine imkân yoktur.

Hâlbuki halk, okunan her şeyin anlamını bilmeli ve bunun yanında en önce de

Kur’ân okumasını bilmelidir. O halde yapılacak iş Kur’ân’ı Türkçeleştirmek, sonrasında

da hutbelerde okunan Arapça ayet ve Sûreler’in Türkçelerini okumak olmalıdır. Bu

düşünce, söz konusu projenin bir bakıma sınırlarını çizmiş oluyordu.

Bu toplantılarda bulunan Hafız Yaşar Okur (öl.1966), 1932 Ramazan’ındaki uygulamaya

dair hazırlıkların önceden planlanmış olduğunu ve bu işe ibadetlerin Türkçeleştirilmesiyle

girişildiğini ifade ederek; Atatürk’ün, Türkçe Ezan, Türkçe Kur’ân,

Türkçe Hutbe ve Türkçe Tekbir projesiyle İslâm dininin hükümlerini halkın ana kaynağından

doğrudan öğrenmesini temin maksadıyla toplumun öz diline uygun bir yenilik

yapmak istediğini beyanla; mukaddes mihrabı cehlin elinden alıp ehline verilmesini

tasarladığını vurgulamaktadır.2 Hafız Yaşar Okur’un bu husustaki en dikkat çekici

diğer bir beyanı ise şöyledir: “…pek çok cahillerin ilmî kisvelere bürünerek Kur’ân’ı

yanlış okuduklarını, etraflarına toplananlara da yanlış telkinde bulunduklarını, hâlbuki

Türkçe ile bütün bu yanlış ve zararlı hareketlerin önüne geçilebileceği mütalaasında

bulunan Atatürk’ün hedefi; camileri ıslah etmek, imam, hatip, murakıp ve müezzinlerin

maaşlarının artırılmasını temin etmekti” şeklindedir. (Bkz. dip not 2). Atatürk’ün

bu faaliyetini, İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin asırlar ötesinden beyan ettiği: “Kur’ân’ın

Arapçadan başka dillere çevrilip, namazda o dillerle okunmasının caiz bulunduğunu;

geçerli olanın söz değil mânâ olduğunu” açık olarak ortaya koyduğu tespitten yola

çıkarak gerçekleştirmek istediği anlaşılmaktadır.

Atatürk’ün İstanbul’a gelişinin ilk haftasında (17 Ocak 1932) Milli Savunma

Müsteşarı Derviş Paşa vefat eder. Bunun üzerine Atatürk o gece Derviş Paşa için

Türkçe bir mersiye yazar ve ertesi gün Derviş Paşa’nın kabri başında okunmasını

emreder. Hafız Yaşar Okur kendisine verilen bu görevi Maçka Kabristanında yerine

getirir. Ve böylece ibadetlerde Türkçe başlatılmış olur. (Not: Güftesi Atatürk’e, bestesi

Hafız Yaşar Okur’a ait olan bu mersiye için, 1 Dücane Cündioğlu, Türkçe Kur’ân ve Cumhuriyet İdeolojisi, Kitabevi, 2. Baskı, İst. s.68.

2 Dücane Cündioğlu, a.g.e. s.78.

 adı geçen eserin 81. sayfasında yer alan dip not 1’e bakılabilir.)

Ele aldığımız konu epey yüklü ise de, biz çok kısa bir özet yaparak sözü bitireceğiz.

Söz konusu uygulama için beklenen gün gelmiştir. 03 Şubat 1932 Çarşamba.

Bu, Hicrî 26 Ramazan 1350 tarihine denk gelen Kadir Gecesi’nin ihya edileceği

günün tarihidir. Nitekim bu günün akşamı Ayasofya camiinde dokuz hafız tarafından

ihtifale (Hürmet ve saygı için büyük cemaatle yapılan merasime) başlanır. Hafızlar

önce topluca üç kez tekbir getirirler. Tekbirlerden sonra Mevlid’e başlanır. Sırasıyla

Hafız Yaşar, Hafız Sultanselimli Rıza, Hafız Zeki, Hafız Fahri, Hafız Saadettin, Hafız

Kemal, Hafız Nuri, Hafız Beşiktaşlı Rıza ve Hafız Burhan okur. Her Sûrenin okunuşundan

sonra hafızlar topluca tekbir getirirler. Hafız Yaşar Tebâreke’yi; Hafız Zeki

Fetih Sûresinden bir bölüm; Hafız Kemal, Kadir Sûresini; Hafız Nuri Haşr Sûresini;

Hafız Fahri Ayet’el Kürsî’yi; Hafız Sadettin Müzemmil Sûresini önce Arapça aslını,

sonra Türkçe çevirisini (makamsız olarak “hitabe” şeklinde) okurlar. Daha sonra Beşiktaşlı

hafız Rıza, Hâmim Sûresini önce Arapça, sonra Türkçe olarak makamla okur.

(Bkz.a. g.e. s.90).

Tabi tüm bunlar, Atatürk’ün talimatıyla Ayasofya Camiinde ve radyo vericileri

konmuş olarak tüm dünyaya yayın şeklinde olur. Başta Yerebatan Camii olmak

üzere daha başka camilerde de aynı tarz uygulamalar cereyan etmiş ve 1932 Ramazan’ına

ait Kadir Gecesi böylece ihya edilmiştir. İlk defa gündeme gelen bu olağan

üstü uygulama Atatürk tarafından Dolma Bahçe Sarayında radyodan izlenmiştir. Aynı

uygulama bazı hafızlar tarafından ikindi namazında Kadıköy Osmanağa Camiinde

devam ettirilmiştir. İlk Türkçe Hutbe ise 1932 Pazartesi günü Bayram Namazında

İstanbul’da ve Türkiye’nin birçok camiinde okunmaya başlanmıştır. Özellikle din konusunda

kendi sakat düşünceleri açısından Atatürk’ü paravan edinenler ile Atatürk’ün

bu yönünü bilmeden -hâşâ- dinsiz nitelemesi yaparak vebale düşme bedbahtlığına

düşen diğer cenahtakilere bir nirengi olarak bu kısacık tespit- ithaf olunur.

Gerçeği savunanlara selam olsun.

 1 Dücane Cündioğlu, Türkçe Kur’ân ve Cumhuriyet İdeolojisi, Kitabevi, 2. Baskı, İst. s.68.

2 Dücane Cündioğlu, a.g.e. s.78.

 

 

  • YORUMLAR
  • FACEBOOK
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • HİLAFET ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ - 31 Mayıs 2025
  • 19 MAYIS ANISINA - 18 Mayıs 2025
  • KUR'AN'I ANLAMAK YERİNE ONU ALLAYIP PULLAMAK - 11 Mayıs 2025
  • REZALETİN DANİSKASI İSTANBUL SEMALARINDA - 27 Nisan 2025
  • CHP NEREYE KOŞUYOR - 07 Nisan 2025
  • RAMAZAN VE MUKABELE - 23 Şubat 2025
  • BİRAZ SİYASET - 05 Şubat 2025
  • ŞAM DÜŞERKEN - 12 Aralık 2024
  • 1881 YILI - 19 Kasım 2024
  • ANEKDOTLARLA ATATÜRK-2 - 29 Ekim 2024
  • ANEKDOTLARLA ATATÜRK-1 - 27 Ekim 2024
  • ATATÜRK'ÜN BALIKESİR HUTBESİ - 04 Ağustos 2024
  • Bize Yanlış Anlatılan Bazı Kur'ân Gerçekleri - 18 Mayıs 2024
  • ARAPÇA DUA BİR İNAT MI? YOKSA FANTEZİ Mİ? - 29 Nisan 2024
  • ATATÜRKÇÜLÜK ADINA GİYİM KUŞAMDA AŞIRILIĞI TERCİH EDENLERE İTHAFTIR - 18 Nisan 2024
  • TERAVİH NAMAZI VE JET İMAMLAR MACERASI - 20 Mart 2024
  • ÖRT Kİ ÖLEM - 24 Şubat 2024
  • ŞU İŞE BAK - 10 Şubat 2024
  • BİR YIL AN HİKÂYESİ - 12 Ocak 2024
  • MUSHAF OKUMAK MI YOKSA KUR'AN OKUMAK MI (2) - 18 Aralık 2023
  • 1
  • 2
  • 3
ilan.gov.tr
Köşe Yazarları
HADİ ÖNAL
HADİ ÖNAL
Türkiye'de Liyakatsizlik Neden Meşrulaştırıldı?
PROF. DR. SABAHATTİN DEVECİOĞLU
PROF. DR. SABAHATTİN DEVECİOĞLU
Dünya Üniversite Oyunları 2025
METİN AKGÜN
METİN AKGÜN
Muharrem Ayı
DR.HASAN YAĞAR
DR.HASAN YAĞAR
HİLAFET ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ
CEZMİ ORKUN
CEZMİ ORKUN
KİMİN UMURUNDA!
AV.DR.İRFAN SÖNMEZ
AV.DR.İRFAN SÖNMEZ
Kahrolsun metan gazı!
MEHMET ŞAĞBANŞUA
MEHMET ŞAĞBANŞUA
Gardaş
ERHAN DABAK
ERHAN DABAK
Kendimiz çalıp kendimiz oynamayalım…,
Çok Okunan Haberler
AK Parti Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Kızılkaya: Öz yeğenime 640 bin Tl ceza yazıldı
AK Parti Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Kızılkaya: Öz yeğenime...
Karahüseyinoğlu'ndan Sert Çıkış: Bir işletme bölge müdürünün belediye üzerinde etkisi olmamalı
Karahüseyinoğlu'ndan Sert Çıkış: Bir işletme bölge müdürünün...
Elazığ'da Güzellik Salonuna Fuhuş Operasyonu: 4 Kişi tutuklandı
Elazığ'da Güzellik Salonuna Fuhuş Operasyonu: 4 Kişi tutuklandı
Ana Sayfa
Gündem
Siyaset
Ekonomi-STK
Kültür - Sanat/Eğitim
Emniyet-Adliye
Sağlık - Yaşam
Spor
Manşet
Video Galeri
Yazarlar
Köşe Yazarları
Video Galeri
Biyografiler
Yerel Haberler
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Asayiş
  • Çevre
  • Dünya
  • Genel
  • Gündem
  • Siyaset
  • Spor
  • Teknoloji
  • Video Galeri
  • Yazarlar
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Yerel Haberler
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Sitene Ekle
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

Yazılım: Tumeva Bilişim