Kamu kurumu yöneticiliği irade, tecrübe ve liyakat ister.
Bu vasıflara sahip yöneticilerin sorumluluk alanları içerisinde yaptıkları faaliyetlerinde hesap verebilme, kamuoyunu bilgilendirme, şeffaflık gibi özellikleri nedeniyle gerek temsil ettiği camiaya karşı gerekse kamuoyuna karşı açık olmaları beklenir.
Kurumun başarısında ve hizmet götürdüğü ilin gelişmesinde bu vasıftaki yöneticilerinin önemli katkıları olur.
…..
Ülkemizde son yıllarda kamu kurum yöneticilerinin ürkek ve çekingen tavırları pes dedirtiyor.
Bu profildeki yöneticiler maalesef ilimizde de var.
Kırk yılın üzerinde basın sektörünü içerisindeyim.
Bu kadar çekingen ve pısırık yöneticiler görmedim.
…..
Geçmiş yıllarda da öyle kamu kurum yöneticileri gördük ki;
Uzaktan kumanda ile sırf müdür olmak için koltuğa yapışmadılar.
Kurum içerisinde yönetim anlayışında bilgisizlik nedeniyle personelinden bilgi talep etmediler.
Kapılarını sadece kendilerine atayan kesimlere açık tutmadılar.
Kurum içerisindeki ağırlığı, bilgi ve tecrübesi ile çalışanlarına her zaman yol gösterici oldular.
….
Gerçi “Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olabilir” diyeceğim.
Bu profildeki yöneticilerin yoğurdu farklı yeme özellikleri de yok.
Şeffaflıkları, hoşgörülü yaklaşımlar, cesur ve özgüven davranışları sıfır.
Bu çekingen ve endişenin nedeni kendilerinde duydukları eksiklikleri mi?
Merak etmiyorum değil…
Böyle olunca şeytan aklıma bin bir soru getiriyor.
…..
Nereden çıktı diye soracaksınız.
Söyleyeyim.
Şimdi duyum üzerine haber yapsak..
Hemen çığılarlar…
Bize neden sormadınız, bilgi almadınız diye…
…..
Bizde geçtiğimiz günlerde, Valilik kanalıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Müdürlüğü ile Milli Eğitim Müdürlüğünden görüşme talebinde bulundum.
Sistem öyle işliyor, bu arada…
Niyetim… Hem müdürler ile tanışmak hem de gündemdeki konularla ilgili bilgi edinmekti.
…
Aradan 10 gün geçti.
Hala muhteremlerden haber yok.
İşlerimi yoğun yoksa benden mi korktular diye merak ettim.
Neden randevu süresi uzadı diye kısa bir araştırma yaptım.
Meğerse muhteremlerin benden görüşmemelerin nedeni olarak çekiniyor olabilecekleriymiş…
…..
Vallahi yazık…
Öcü değiliz.
İnsanda yemiyoruz.
Beş dakikalık bir zaman diliminde bir çay içmek ve teknik anlamdan sorduğumuz sorulara bilgi vermekten korkuyorlarsa pes doğrusu.
O kadar korkuyorlarsa, bizim karşımıza çıkmaktan çekiniyorlarsa, o koltukta ne işleri var.
AK Parti atadığı kadrolar bu kadar mı ürkek, çekingen, kendinden emin olmayan yöneticilerle kurumları yönettiriyorlar…
Onu da AK Parti İl Başkanına yakın bir zamanda soracağım.
….
Bu yazımdan sonra muhteremlerin görüşme yapacaklarını zannetmiyorum.
Dedim ya şeytan dürtüyor…
Acaba görüşmemelerinin altında kurumların da alavere dalavere işler mi? dönüyor ki, görüşmekten çekindiler.
Aklıma o geliyor.
Başka bir izahı olabilir mi?
…..
Bizden günah gitti.
Bundan sonra biz de edindiğimiz bilgilere göre haberlerini yapar.
Onlarda kuzu kuzu açıklama yapma durumunda kalırlar.
Açıklama yapmazlarsa altında kalırlar.
Bir dost tavsiyesi.
….
Ha… Şunu da belirtmiş olayım.
Valla bizim kitabımızda öyle yıkama, yalama yok.
Huyumuz kurusun, halkın ve ilin sorunlarını dert edinmiş bir yapımız var.
Otuz sene önce neydiysek, bu günde böyleyiz.
Otuz sene önce böyle bir süreçler yaşamadığımız için bunları yaşayınca…
Şaşırmıyoruz değil…
….
Birde;
Kırk yıl önceki Elazığ’ı yöneten yönetici profili ile bugün böyle vizyona sahip kurumlardaki yönetici profili ile kıyasladığımda;
Elazığ’ın neden geri gittiğini, gelişmediğini daha iyi anlamış oldum.
Faruk Talu